Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 08 Mayıs 2006

Diyanet cemaatlere bırakılırsa

Zaman zaman yerli veya yabancı bazı çok bilmişler çıkar, Türkiye'de Diyanet'in Devlet Teşkilatı içinde bulunmasının laikliğe aykırı olduğunu söylerler. (Önceki gün TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç da bu yolda beyanda bulunmuşlardır.)
Bununla da büyük bir keşifte bulunduklarını düşünerek öyle bir gururlu bilgiçlik taslarlar ki, demeyin gitsin... Halbuki onlar bu yoldaki beyanları ile Türkiye'nin ve dinin özel şartlarını ve Diyanet ile Devlet'in gerçek münasebetinin mahiyetini bilmediklerini, yani cehaletlerini sergilerler veya iyi maksatlı olmadıklarını sergilerler de farkında bile olmazlar.
Gerçek şu ki, Türkiye' de
Diyanet' in kamu teşkilatının içinde yer alması, konunun mahiyetinden doğan bir zarurettir ve bu uygulama dine de dindar halkımıza da Devlet' e de laikliğe de bir zarar vermemekte, aksine hepsine de büyük yararlar sağlamaktadır.

Büyük yararları
Diyanet'in Devlet Teşkilatı içinde yer alması, öncelikle dine resmiyet ve onur kazandırmaktadır. Bu çok önemlidir. Dini inançlar, ibadetler ve din görevlileri Devlet seviyesinde ciddiyet kazanmakta ve ona göre de koruma ve himaye altına alınmaktadır. Tekrar edelim, sosyal ve psikolojik yönden din ve dindar halkımız için büyük bir onur ve destek olmaktadır bu sistem.
İkincisi, Devlet Diyanet'e ayırdığı bütçe ile Diyanet'i himayesine alması ile büyük bir kamu görevi yapmaktadır, halkına hizmet etmektedir. Devlet, Diyanet'i kamu alanı içine alarak bir kamu hizmeti görmektedir.

Laiklik korunmaktadır
Diyanet Devlet teşkilatı içinde yer almakla, laikliğe hiçbir zarar gelmemektedir. Çünkü laikliğin özü, din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması, birbirlerine müdahale etmemesidir.
Türkiye'de öyle bir örnek sistem kurulmuştur ki, din işleri ile devlet işleri birbirinden ayrılmıştır ve birbirlerine müdahale etmezler.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na Devlet müdahale etmez, edemez, yani Diyanet'in din işlerine Devlet asla karışmaz ve karışamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı bir çeşit özerktir, özgürdür. Devlet'ten destek ve yardım görür ama zarar ve müdahale görmez. Diyanet İşleri Başkanlığı makamına falan veya filan kişinin atanması bizzat din ve iman işi olmadığından, o atamada devletin etkin olmasında dini bir sakınca bulunmamaktadır. Bu durum, dine müdahale değildir.
Buna karşılık Diyanet İşleri Başkanlığı da Devlet işlerine müdahale etmez, edemez. Diyanet İşleri Başkanlığı, Hükümet'e, Meclis'e veya herhangi bir Devlet kurumuna, bir dini dayatmada bulunmaz ve bulunamaz.
Böylece laikliğin özü, ruhu ve fiili uygulaması fiilen yaşanmakta ve tam olarak gerçekleşmektedir.
Dolayısıyla Türkiye'deki Din-Devlet münasebetinde laiklik açısından bir sakınca mevcut değildir.

Ayrılırsa herkes zarar görür
Türkiye'de Diyanet Devlet teşkilatından ayrılıp da cemaatlere ve onların vakıflarına bırakılırsa, bundan herkes zarar görür. Evet, din de din adamları da Devlet de ve dindar halkımız da bundan büyük zararlar görür.
Bir defa, ortaya onlarca Diyanet çıkar, dini ve milli vicdan parçalanır. Dini cemaatler birbirlerine karşı etkinlik ve güçlü olmak mücadelesi açarlarsa, birbirlerinin din anlayışlarını yıpratırlar, sonuçta bütün halinde din yıpranmış olur, din bugünkü onurlu ve itibarlı durumunu kaybeder. Diyanet, tarikatlar seviyesine düşer, inanılmayan, itibar edilmeyen ve herkes tarafından eleştirilen, tartışılan bir duruma düşer.
Bundan bizzat din de din adamı da dindarlar da zarar görür.
Dini hayatın parçalanması, milli vicdanı da parçalar. Bundan da bizzat Devlet zarar görür. Çünkü milli birlik sarsılır, hatta birbirlerine karşı cihat açan cemaatler ortaya çıkar. Tabii Devlet'e karşı da sinsi bir cihat faaliyeti alır yürür. Bütün bunlardan din de Devlet de millet de çok büyük zararlara uğrar.

Din adamları perişan olur
Diyanet, Devlet teşkilatından ayrılıp özel vakıf ve cemaatlere devredildiği zaman, bundan en büyük zararı görenlerden biri de din adamları olur, tam anlamıyla perişan olurlar.
Bir defa din adamları derneklerin ve vakıfların esiri haline gelirler. Biz bunu 1960 öncesi yaşadık. 633 Sayılı Diyanet Teşkilatı Kanunu çıkmazdan önce, din görevlilerinin hali çok perişandı. 60'lı yıllarda Diyanet Kanunu çıkarıldı, din görevlileri devlet memuru oldular, mali ve idare özgürlüklerine kavuştular... Şu anda da Avrupa ülkelerindeki dernek ve cemaatlerin emrinde çalışan din görevlileri, onların kişisel baskı ve kısıtlamaları altındadırlar.
Görülüyor ki, TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç, büyük yanılgılar içindedir.
GÜNCEL
İhlas'a İhlas'a erdiler!
Sözde ahlak bekçilerinin yaygarası sonucu, 'O Bir Hanımefendi'...
Araba böyle uçtu
Kürtaj çıldırttı!
Önce halay sonra infaz
Mektuplu acı!
Allah aşkına eziyet!
Maganda can yaktı
SPOR
Nefes Nefes nefese
Fener'in gözü Kadıköy'de kulağı İnönü'deydi. Seyircisiz maçta Alex,...
Sattın mı Cordoba
Bu iş bitmedi
Tek engel kaldı
Son finalimiz
Tuncay makas yedi
Kadıköy mahşeri
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Par. Bul. 15 C,Par. Bul. 9 C
ANKARA - Yağ. Ola. 14 C,Yağmur 5 C
IZMİR - Yağmur 20 C,Açık 9 C
ANTALYA - Yağmur 21 C,Par. Bul. 12 C
ADANA - Yağmur 21 C,Par. Bul. 14 C
EKONOMİ
IMKB E: 44.251,440 D:% -0,89
DOLAR S: 1,322 D:% -0,11
EURO S: 1,669 D:% 0,09
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu