Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 30 Nisan 2006

Kuzu ciğeri ile tedavi..

Kahvehanelerden muhabbet açtık ya..
İstanbul'da namları büyük olan, gelen giden makbul kişileriyle anılan, tarihçeleri, öyküleri, romanları yazılan kahvehaneler bir yana, asıl makarası, gırgırı, şamatası bol olan yerler, semt ve mahalle kahvehaneleriydi..

Ümit Yaşar Oğuzcan..
40 yıl geçmiş olmalı aradan..
Fazlası var, eksiği yok bir 40 yıl..
Ümit Yaşar Oğuzcan bir öğlen sonrası tutturdu:
-Ya u be.. be.. beni.. bi.. doğ.. doğ doğru..
dü.. dürüst mey.. mey.. meyha.. meyhaneye götürsene.. Bıktım ame.. ameri.. amerikan barlardan.. Doğru doğru.. dü.. dü.. dürüst bir meyhaneye..
Faris'i aradım telefonla.. "Bu akşam Sefa Meyhanesi'nde bir yer ayarla.. Ümit Yaşarla içmelere geleceğiz.." dedim..
O tarihlerde Ümit Yaşar'ın adı, namı, arşualalarda.. Şairliği, şiirleri, her yerlerde çalınan şarkıları bir yana, ayda bir intiharları ile de ünlü..
Faris:
"O tamam.. Ama önce kahvehaneye gelin.. Yedikule ahalisi de görsün Ümit Yaşar'ı.." diye söyledi..
Atlayıp gittik.. Daha "Haydi Abbas vakit tamam/Akşam diyordun işte oldu akşam" değil bir saatler.. Rakıya çömmek için vakit erkenlerden erken..
Faris, kahvehanede bir hödüğü karşısına almış tavlada yolmakta.. Usturuplu salladığında, zarları düşeş, dübeşten geçilmemekte..
Tanıştırdım Faris'i.. Etraftan tanıyanları çıktı Ümit'in o zamanlar ki televizyonun daha ismi bile yok.. Haber bir anda semtte yayıldı.. "Ümit Yaşar kahvehanede" diye.. İnanmazsınız belki ama o günler şairler tanınırlardı, sevilirlerdi.. Şiir günlerinde, matinelerde oturulacak yer bulunmazdı..
İstanbul şimdikince "Her pantolondan fırlayan baltanın sanatçı" diye orta yerlerde dolaştığı bir kent değildi..
Faris tavlayı bıraktı, Ümit çöktü.. Rahmetli fena halde hastaydı bir tavlaya, bir de Veliefendi'de at yarışı kovalamaya..
Faris fıslayarak dedi ki bana:

Bedros
Usta..
-Bak Bedros Usta yanda oturuyor.. Makarayı hazırladık.. Birazdan Engin gelecek.. Gelecek ki hötöröf tiplemesiyle.. Yumuşak yumuşak gelecek anlayacağın.. Çaktırma.. Ama şimdi seyret.. Bak pantolon ceplerimi deldim.. İçleri taş dolu.. Ona göre.. Gülme de Bedros uyanmasın..
Bu Bedros Usta o zamanların Yedikulesi'nde hafiften "İyi saatlerde olsunlara" uğramış biri.. Ben ve bizim taifenin bir değişik tür üşütüğü..
Ama o Bedros Usta bizler gibi değil.. Zararsız.. Bedros Usta kendini doktorların piri sanısında..
Alemde doktorluğu üstüne kimse yok.. Tedavi edemeyeceği hastalık yok ama en çok böbrek ve mesane üzerine.. Prostatı ve basuru anında kesin ve "Carttt" diye kökünden kesip atıyor..
Sandalyeleri çekip Bedros Usta'nın yanına oturduk..
Faris, oturduğumuz yerde, iki üç dakika sonra masada kıvranmaya başladı.. Ter ter tepiniyor, kafasını masaya vuruyor, inliyor..
-Bedros Usta! Aman ustacığım ben öldüm bu böbrek sancısından.. Yine tuttu böbrek taşlarım.. Ama mefaaspas bana bir çare Bedros Usta!
Bedros oturduğu yerde kurum kurum..
-Sık dişini be evladum.. Bedros'a taş dayanır? Zo getirin bana ordan bi bardak terkos suyu..
O kahvehanede zaten herkesler "İyi aile çocuğu" anında bir bardak su.. Bedros Usta, suyu okuyor, üflüyor ve Faris'e içirtiyor.. Faris, daha dakikası dolmadan ayağa fırlıyor tepinmeye başlıyor durduğu yerde ve delik pantolon ceplerindeki çakıl taşları pata küte yerlere.. Kahvehanede güya şaşkın çığlıklar.. Ve paçalardan düşmeyi sürdüren taşlar.. Bu arada Faris çığlıklanmaya devam:
-Allahhh, Allahhh taşlarımı düşürdüm.. Düştü taşlarım..
Ümit Yaşar tavlayı bırakmış, şaşkın seyirde.. Yafu dostlar orada olup da Bedros Usta'yı görecektiniz.. Ağzı kulaklarında, elini boşlukta "Boş ver" dercesine sallayıp tiratta:
"Gelsinler, görsünler.. Bizim ilmimizi, hazakatimizi, bizim doktorluğumuzu kabul etmeyen pezevenkler gelsinler görsünler taş nasıl düşürülmüş, hiç operasyonsuz" diyerek..

Kıça
kuzu ciğeri..
Ve az biraz sonra Engin giriyor kahvehaneden içeriye.. Kırıta kırıta "Ada vapuru yandan çarklı" bir hallerde, çalkalaya çalkalaya.. Ulan abi sanki 40 yıllık ibneler gibi.. Adam arkadaşım olmasa ben de yiyeceğim, inanacağım.. Faris, böbrek taşlarını döküp rahatlamış ya, Bedros Usta'ya kısaca hikaye ediyor:
-Yau usta, bu gördüğün arkadaş küçükken incir ağacına çıkmış, orada kazara kıçına incir dalı girmiş.. Sözümüz meclisten dışarı, o günden bu yana böyle.. Anası kahrından ölecek be Bedros Usta.. Amman bir çare.. İmdat senden gelsin..
Bedros Usta, bir süre düşünüyor gibi yapıyor ve sonra söylüyor: "Evladum ben bunu bir iyice muayene edeyim önce..".. Engin o ara baygın baygın bakarak, diliyle dudaklarını yalayaraktan Bedros Usta'yı kesmekte.. Ve Engin dediğim deyyus da, sarışın, yumurta gibi bir oğlan..
Yafu bilmesen ben inanacağım teresin yaptığı işvelere, cilvelere, kıvırtmalara, çalkalamalara..
Bedros Usta, Engin'i gözüne kestirmiş onun için sessiz sakin bir yerde, "Arızalı arka kaportayı"
muayenede ısrarlı..
Bedros Usta, muayenede fena halde ısrarlı..

Tedavide
kuzu ciğeri..
Faris, sakin sakin:
-Yau doktorların doktoru Bedros Ustacım, bunun muayenelik hali mi kalmış? Sen taşları nasıl demin anında döktüysen, onun da kıçına bi çare be kurban olduğum..
Bedros, yine uzun uzun düşünür gibi yapıyor..
Herkesler gayetle ciddi seyirde.. Ve sonra çareyi açıklıyor:
-Şimdi hemen gidip daha çok taze iki kuzu ciğeri alacaksınız.. Getireceksiniz.. Ben bu oğlanı alıp benim eve götüreceğim.. O ciğerleri arızalı yerine yaniyam ağnadınız, kıçına yapıştıracağım.. Gerisine karışmayın.. Bu puştun içinde kendisini kaşındıran bütün kurtlar gelip ciğere yapışacaklar.. Böyle iki üç seans daha.. Ama hep taze kuzu ciğeri.. Yok öyle sığır, koyun, manda falan filan.. İlla kuzu ciğeri.. İçinde hiç kurt kalmamacasına..
Ama Bedros ısrarlı, bir şekilde ameliyeyi kendi evinde ve bir başına yapmakta ısrarlı..

***

Gül Allah gül, kalkıyoruz..
Kahvehaneden sonra meyhane..
Yedikule Sefa Meyhanesi'nde masamız hazır.. Şarkılı, şiirli, gamsız, kasaretsiz bir gece..
Yemeler, içmeler..
Faris bir ara kalkıp gidiyor.. Kısa bir süre sonra elinde bir tabak dönüyor.. Tabağın içinde bir jilet ve Ümit'in önüne koyuyor tabağı:
-Ümit Yaşar, abem be! Kral Ümit abim..
Bi de bizim için bir intihar kaysana ha? Hani Yedikulemiz'in de namı yürüsün.. Aslanım Ümit abem!
Masadakiler, yan masadakiler, bütün meyhane alkışa duruyor..
-İsteriz, isteriz, isteriz..
Ümit bana bakıyor.. Göz kırpıyorum, elimi "Boş ver" dercesine sallıyorum.. Ümit boş veriyor.. Ve sonra söylüyor ki:
-Baş... baş.... başka za... Başka zaman ulanlar!
Fax : 0212 2815840
GÜNCEL
Yolları Yolları acı kesişti
Ailesiyle Fransa'dan Kahramanmaraş'a gelen genç ailesi Paris'te...
Çok 'parlak' fikir
N'olur yetişin Mete ölüyor!
Sedefe kesin çözüm
Emekliye gaspçı dayağı
1.5 kilogramlık dev limonlar!
Araba ağaca çıktı
SPOR
Şanlı Şanlı Fener Şen(Türk) dönüyor: 3-2
Fatih Tekke'nin attığı golle yenik duruma düşen Sarı-Lacivertliler...
Trabzon ağlıyor
Gururluyum
Umutlar sürüyor: 4-0
Her şey bitmedi
İlk 11'de revizyon
Kupa için açık çek
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Yağmur 15 C,Par. Bul. 9 C
ANKARA - Yağ. Ola. 19 C,Yağ. Ola. 6 C
IZMİR - Yağmur 19 C,Par. Bul. 9 C
ANTALYA - Par. Bul. 23 C,Par. Bul. 14 C
ADANA - Açık 24 C,Açık 15 C
EKONOMİ
IMKB E: 44.745,540 D:% -1,34
DOLAR S: 1,328 D:% 0,15
EURO S: 1,650 D:% 0,37
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu