Mimar ve kent bilimci Prof.Dr.AhmetVefikAlp, Turizm ve Kültür Bakanı AtillaKoç'un Antalya Lara'dan sonra Bodrum civarındaki 'maviyolculuk' koylarını da yüzde 10 inşaat emsaliyle turizm imarına açmasını ilginç tespitlerle eleştiriyor. Alp, "Şehircilikte'kullanarakkoruma'olarakbildiğimizyaklaşımıBakanımız'aenjekteetmişler" izahatını yaptıktan sonra, bu yaklaşımın çevre, kültür, estetik, mimarlık bilincinin yüksek olduğu ortamlarda geçerli olduğuna dikkat çekiyor. Gelişmiş ülkelerde bunun örneği çok fazla. Mesela su havzalarının kenarları bu bilinçle, çevreye ve doğaya zarar vermeyecek hatta koruyacak projelerle donatılır... Bu tarz hassas bölgeler, kendi başlarına ıssız bırakılmaz; düşük yoğunluklu olarak imara açılarak, bölge sakinlerinin bizatihi buralara sahip çıkması ve koruması amaçlanır. Fakat bu bilincin ülkemizde olmadığı hatta gelişmediği, devlet ve özel sektör tarafından ihlal edildiği bilinen bir gerçek. Şimdi durum böyleyken, AlpHoca'nın eleştirileriyle BakanBey'in iyi niyetini terazinin iki kefesine koyup düşünmek gerekir. Türkiye'de vatandaşın adım attığı doğanın ne hale geldiği, ormanların yeni emlak alanları için yakıldığı, tarihi binaların benzeri yöntemlerle yok edildiği gerçeği ortadayken, TurizmveKültürBakanıAtillaKoç'un bu uyarılara dikkat kesilmesi icap ediyor. Çünkü, kullanırken tarihi ve doğayı yok etmede bizim ülkemizden daha mahiri yok. İstanbul'un dibindeki Mudanya'ya, Güzelyalı'ya bir de bu gözle bakılabilir. Tekrar AlpHoca'ya kulak verelim: "SitalanıolarakkorunanBoğaziçi'ninöngörünümbölgesineyıllarönceyüzde5inşaatemsaliverildi. NeticedeBoğaziçibüyükölçüdekaybedildi.Birkaçduyarlıörnekdışında,yüzde5emsalimaroyunlarıylaağırbetonlekelerinedönüştü. Bugün2biniaşkınvillaiçinyıkımkararıvar.Boğaziçi'ninyüzde30'ukaçak."