Bugünlerde gazetelerde, televizyonlarda, ahlak zabıtasını ilgilendiren birtakım vukuatlar yüzünden polise düşenlerin maceraları.. Feryat figan ağlamalar, ama kel fayda? O iğreti, yanlış uygulamalar, sakil işler.. O kısım bahsi diğer.. Şu içinde bulunduğumuz günlerde, Polis Teşkilatı kuruluşunun 161'inci yılını kutluyor.. Türlü, çeşitli etkinliklerle bayram ediyor ama ne bayram.. Çok yorgun bir teşkilat.. Ve de genelde elleri, kolları bağlı.. Halları müşkül hallar, zor hallar.. Ekranda o görüntüyü, yüzümü ellerimin arasına alarak büyük şaşkınlıklar içinde seyrettim.. Hani Diyarbakır'da kendilerine taşlar, kayalar, molotof kokteyleri fırlatan guruha sapanlarla karşı koymaya çalışan, tam teçhizat, baştan ayağa zırhlı "Hazır" ya da "ÇevikKuvvet" polislerinin o görüntüleri.. Tamam, 161'inci kuruluş yıldönümü ve bayram ama zannım o ki polis kısmında büyük yekun tutan bir bölümde, aynı türkünün çığrışı: "Bayrambenimneyime../Anamanamgaribem.." Bana çok koydu, o çocukluğumda bazı sapansız yapamayan akranlarımın, serçelere, sakalara, uçana, kaçana atmaları gibi polisimizin de sapan kullanması.. Polislik ciddi bir iştir de ondan.. Polislik çok saygın ve gerçekten çok ciddi bir iştir.. Her daim "Selamınaleykümölüm".. Fena halde kelle koltukta, dur durak bilmeyen, acımasız, zulüm bir iştir.. Yıllarca polis muhabirliği yaptım eski zamanlarda.. Şimdiki gibi beterin beteri bir şey olmasa bile, o zamanlar da çekilir zahmetlerden değildi.. Doğru dürüst, adam gibi polis olmak, çok ayrıcalıklı bir iştir.. Altı okka petko gerektirir..
***
Bizim zamanlarımızda "Karakoladüştükabi,feriştahımızışaşırdık.." diye bir laf vardı.. Hala kullanılır daha çok tazeler, çok körpeler tarafından, "Bendahahiçkarakolgörmüşkişideğilim.." diye.. Hastirin.. Sanki karakol mu kaldı İstanbul'da.. Her taraf Emniyet Müdürlüğü.. Ben ve bizler gözümüzü açtık, polisi değil karakolu gördük.. Her semtte bir karakol.. Okullu, mokullu değil, alaylı başkomiserler ve geceleri sokak sokak dolaşan düdükleriyle rahat uyuduğumuz "bekçibaba" lar.. Hadi gelin şu birilerini kirlettiği kötü günlerde, polislerimizin, askerlerimizin haince öldürüldüğü bugünlerde, ben size başka bir şeyler anlatayım.. Şimdiler Polis Haftası ya.. 1969 yılıydı.. Milliyet gazetesinde bir seri röportaj yaptım, günler boyu süren.. Başlığı "KARAKOLDA" idi.. O röportajın bir bölümünü 37 yıl sonra hiçbir yerine ilişmeden, noktasına, virgülüne değmeden aktarayım sizlere.. Var mısınız? Aynen aşağıda okuyacağınızca.. İlk karakoladüşüş.. "Sizleri bilmem ama ben karakola ilk, kendi evime, anamla, babamla, kardeşlerimle yıllardır oturduğum kendi mekanıma, kendi mahallemdeki, kendi sokağımdaki kendi evime, kendi anahtarımla, kendi kapımı açıp içeriye girerken yakalandığımdan ötürü düştüm.. Hani hak vermek lazım.. Dışarıdan bakan birine göre tam suçüstüydüm.. Lamı cimi yok, tongaya basmıştım.. Bir eve girerken suçüstü yakalanmıştım.. İki resmi elbiseli bekçi ile bir sivil polis idiler.. Ben Aksaray'da, İnebey'de, kendi evime kendi anahtarımla girerken beni suçüstü yakaladılar.. Helal olsun.. "Olurböylevakalar,Türkpolisiyakalar.." Sivil polis arkadan bastırıp, kapının anahtar deliğine girmiş açacağı alırken, iki bekçi sıkı sıkıya kollarıma girdiler.. İnanılması güç ama "Burasıbenimevim.." diyebildim.. Sivil polis elimdeki anahtarı alıp sallayarak "Seninevinha.." deyip, bilgiç bilgiç gülümseyerek ilave etti.. "Ulanseninevinede,babayınınağzınada.." diye racon kesti.. Sonra derdest edilip yola koyulduk.. Beni suçüstü yakalayanların, hani kendi evime girerken beni yakalayanların hiç acelesi yoktu.. Başka kendi evlerine girenleri yakalama peşinde, aheste beste turlamaya koyulduk.. Hani zannımca, "Geceteftişeçıkmışkenkendievlerinegiren3-5kişidahayakalayıpkarakolaöyledönelim.." düşüncesindeydiler zaar.. Eski Aksaray Karakolu, o zamanlar bahçe içinde.. Şimdi yerinde koca koca binaların yükseldiği bir yerde.. Bekçiler ve siville epey dolandık ama benden başka müşteri bulamadıklarından karakola tek avla girdiler.. İçerisi.. Odaların birinde, yaka bağır açık bir komiser muavini.. Arz ettiler ki: - Birevegirmekisterkenyakaladıkbeyim.. Muavin başını bile kaldırmadı, üzerine eğilip gazetesini okuduğu masadan "Atıniçeriye.." dedi kısa, kesin ve öz.. "İçeri.." dediği yer karakolun mutefarrikası yani zindanı.. Ki o günlerde 1 ay içinde o tür yerlerde 2 kişi kendilerini intihar etmişler, ya kravatlarıyla ya kayışlarıyla bir yerlere asılmışlar.. (1950'liyıllarınsonlarıanlattıklarım..) Yani demem o ki, o günlerde karakola düşenlerde bir intihar furyası.. Ben, durduğum yerde kendimi intihar edeceğimden değil de, sabah mahmurluğuyla yiyeceğim dayaktan gayetle endişeli, "Beniçeriye,müteferrikayagirmiyorumkomiserim.." dedim.. Muavin o zaman oturduğu yerde önce esnedi, sonra yüzüme geğirip yerinden doğruldu.. Biraz durakladığım, lafın gerisini getirmede biraz geciktiğim takdirde, fark ettim ki beni "İsmetPaşabilekurtaramayacak" .. Önce muavin koyacak tokadı, ardından karakol mürettebatı, ne çıkarsa bahtına.. Serde hırsızlık için bir evin kapısını zorlamak var ya.. O nedenle bir çırpıda deyiverdim her şeyi.. - Bengazeteciyimkomiserim..Ahabudahüviyetkartım..Arkamdaduranarkadaşlartarafındanevimegirerken"Hırsız.."diyeyakalandım..Kartınüstündeyakalandığımevinadresiyazılı..Tetkikedersenizgöreceksiniz.. Komiser uzattığım hüviyete baktı.. Baktı.. Yine baktı.. Ayağa kalkmıştı, sonra yeniden oturdu.. Benim biraz önce yaptığım gibi derin bir soluk aldı.. Ardında her an dövmeye hazır bekçileri süzdü tek tek.. Ve birden soluğunu koyverip olanca gücüyle naralandı onlara.. - Ulanayılar..Ohaaaayılar!Allahbelanızıvere.. O gecenin sabahı, Aksaray Karakolu'nda ben, komiser ve kendi deyişiyle "ayılar", demlenmiş çay içtik höpürdeterekten.." Gerçeğiifşaediyorum.. İmdiler artık itiraf zamanlarıdır.. Bu olayın geçtiği tarih 1959'lu yıllardı ama yazılması 1969'lar.. Yazıda birtakım detaylar kamufle edilmiştir ama gerçek şudur! Anamlar, babamlar, kardeşler, Çanakkale'ye gitmişlerdi yaz tatiline.. Bizim Aksaray'ın İnebey'indeki ev boştu.. Hasan Pulur'un (Haniaradabirbenimiçin"Sazan.."diyeyazarya,oKabataşlıağabeyimiz..) bekarlık zamanları.. Londra Pavyon'da "KonforluMelahat" diye bir anaç konsomatrise yangın.. Şimdiki hallarımda Homongolos bu ben kardeşiniz, evelallah o zamanki façamla hem KonforluMelahat'i, hem yanında başka bir kızı havalandırıp Aksaray'a kondurmuştum.. Eve girerken yakalanmamız 4 kişilikti.. Ama suçumuz hırsızlık.. Nah, Hasan Pulur taş gibi Milliyet'te, kendine salan, oturdukları minderler öpülecek birilerine inat, yazılarını yazıyor.. Gidin sorun, benim hayatımda ilk kez karakolluk olmam onun ve Konforlu Melahat'in yüzünden mi, değil mi diye.. İşte Halep, işte arşın.. Yarın da kısmetse devam edeceğim bu karakolda yazısına.. Bu kısımda son laf abi, ben hırsızlıktan karakola düşeceğime, fuhuştan düşmeyi hep yeğ tutarım.. Anlayan anlar..