Bilindiği üzere, 25Şubat'ta Türkiye'deki kara ulaşımının kodlarını değiştirecek yeni bir kanun yürürlüğe girdi. UlaştırmaBakanlığıKaraUlaştırmasıGenelMüdürlüğü'nün uzun bir süredir üzerinde çalıştığı kanun hakkında olumlu-olumsuz yorumlar yapmak mümkün. Ancak, bilinmesi gereken bir şey var ki, Türkiye'de kara ulaştırması yıllardır yönetmelik, mevzuat, yasa olmadan gerçekleşiyordu. Bu durumu bilen ilgili çevreler, işin bu tarafıyla alakadar olmadan, her yıl trafik canavarına verilen kurbanlar üzerinden, mal kayıpları detaylarından edebiyat yapıyorlardı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa kara ulaştırmasını etraflıca düzenleyen bir kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden iki ay dahi geçmedi, ama ağır eleştiriler gelmeye başladı. İlginçtir, kanun ne kadar gerekliyse, eleştiriler de o derece haklı sebeplere dayanıyor. Fakat biraz acele ediliyor. Üstelik eleştiri dozajı kanunun iyi taraflarını da içine alıyor. İşte bu noktada iyi düşünmek, yeni kanunlarda olabilecek hataların sağlıklı bir şekilde düzeltilebilmesi için yapıcı olmak gerekiyor. Plakaborsasıoluşmaz Yeni kanun çerçevesinde, Ulaştırma Bakanlığı'nın kamyonlara plaka sınırlaması getirilmesini içeren tebliğ taslağı (henüz kesinleşmiş bir şey yok) otomotiv sektörü temsilcileri tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı. ''PlakaTahdidiTebliğTaslağı'' olarak anılan ''BirKısımKarayoluMotorluTaşıtlarıİçinPlakaTescilveKaydınınSınırlandırılmasıileBunlardanEkonomikveTeknikÖmrünüDoldurmuşOlanlarınPiyasadanÇekilmesiSuretiyleSağlıklıBirTaşımacılıkPiyasasınınOluşturulmasınaİlişkinTebliğTaslağı'' nın kanaatimce dayandığı ciddi gerekçeleri var. Tahditle, taksi plaklarında olduğu gibi bir plaka borsası oluşacağını sanmıyorum. FordOtosanGenelMüdürüTurgayDurak, Anadolu Ajansı muhabirine, '250bincivarındakiyaşlıaracınveçoğubireyseltaşımacıolduğudüşünülenesnafınsektördençekilmesiöngörülüyor' demiş. Evet bu doğru. Sektörün kurumsallaşması ve taşıyıcı mesuliyetlerinin ön plana çıkması için böyle bir düzenleme gerekli. Ama, böyle bir düzenlemenin sadece bireysel taşımacıları hedef alarak, eski araçların piyasadan çekilmesini sağlayacağı yönündeki hesaplar pek tutarlı görünmüyor. Bu noktada, taksilerdeki uygulamanın araçlarının yenilenmesine vesile olmadığını daha önce kaydetmiş, hatta yeni taksi alacaklara vergi indirimi uygulamasını makul ve mantıklı bulmadığımı konu gündeme geldiğinde kaydetmiştim. Belli alanlarda kamuya hizmet eden araçlara direkt olarak yaş sınırlaması getirilmedikten sonra pek sonuç alınamıyor. Bu kapsamda plaka sınırlandırılmasının da nasıl işe yarayacağını iyi düşünmek gerekir. Durak bu konuda haklı. 'Aynımalıdahadaazrekabetletaşımaşansıbulacaktaşımacılar,araçlarınıyenilemekiçinrasyonelbirgerekçegörmeyeceklerdir' diyor. Bu açıklamasına kesinlikle katılıyorum. Benzeri açıklamaları, yine haklı gerekçelerle BMCYönetimKuruluBaşkanVekiliMehmetDemirpençe de yapıyor: 'Eskikamyonuolanadamaoturduğuyerdepiyangovuruyor.Eskiarabasıbulunanfakirarkadaşınplakafiyatıyükselecek,amabunavlunfiyatlarınadayansıyacak.' Basit bir örnekle bitirelim: İstanbul'da birden fazla taksi ve taksi plakasına sahip olan patronların araçlarının neredeyse tamamına yakını eski. Yani ekonomik gücü var, ama taksiyi yenilemiyor. Para yatırmak istemiyor. Vergi indirimi ya da başka türlü teşvikleri bekliyor. Dikkat buyurun, ekonomik gücü olmaması gibi bir gerekçe yok. Bu sebeple, kamuya hizmet edenlerin araçlarına yönelik farklı düzenlemeler gerekiyor.