Toplumlar bir tarafta duruyor, toplumları yönetenler öbür tarafta duruyorlar. Yönetenler, "şeffaflık" istemiyorlar. Sadece yönetmek istiyorlar. İstedikleri gibi yönetebilmeleri için de, gizliliği,kapalılığı,oportünizmivebaskıyı seçiyorlar.
***
İnsanoğlunun dört ayak üzerinden iki ayak üzerine doğrulduğu 80binyılsonunda nereye geldiğimizi, hep birlikte görüyoruz. Sokrates'ten 2 bin 250 yıl sonra nereye geldiğimizi de görüyorsunuz. Hümanizmadan 500 yıl sonra nereye geldiğimizi de...
***
Gelip dayandığımız nokta, hayatın her alanında koskocabirfaşizmdir. Siyasette faşizm, ekonomide faşizm, sosyal hayatta faşizm, kültürde yine faşizm! Zannediyor musunuz ki, faşizm denilen başbelası, sadece kafadan çatlak Hitler'in icat ettiği ve kendi dönemiyle kapanmış bir ideolojidir. Hayır! Faşizm gerçekte, güç elde edebilmek ve bunu sürdürebilmek için ancak geri zekalıların ve yeterince gelişmemişlerin başvurdukları bir silahtır. 1200 yıllarında HaçlıSeferleri' ni düzenleyenler de faşisttiler. Güya kendilerince kutsaltoprakları elde etmek için kan akıtıyorlardı. Ama başvurdukları yöntem faşizm idi. Bugün Irak'ta petrol yataklarını ele geçirmek için sürdürülen işgal süreci de düpedüz faşizmdir. Haçlılar kutsaltopraklar yalanına sığınıyorlardı, işgal kuvvetleri ise demokrasi yalanına sığınıyor. Halbuki, aradan yüzlerce yıl geçmiş olmasına karşın, her iki uygulamanın da kan bağı faşizmdir. Faşizme, tek tek insanlar da başvurabilir, devletler de başvurabilir, örgütler, kurumlar, teşkilatlar da başvurabilir. Bar çıkışında sevgilisinin gözüne yumruk atan zırtapoz da aslında koyu bir faşisttir. Okul arkadaşına bıçakla saldıran lise öğrencisi de faşisttir. Faşizm, karşımıza çok çeşitli ve değişik görüş, iddia, perspektif, ideoloji, dinsel inanç, vesaire ile çıkabilir. Faşizm karşımıza sağ ve sol olarak da çıkabilir. Faşizan bir uygulamayı bilimsel, akılcı, duyarlı ve düşünceli yaşam ve davranış biçiminden ayıran tek şey, sahip olduğu "saldırganlıkveşiddet" kültürüdür. Bu anlamda, çocuğunu yumruklayan bir baba da faşisttir özünde!
***
Sokağa dökülenler, ellerindeki taşlarla cam çerçeve indirenler, herhangi bir yörede, köyde, şehirde başka insanların özgürce ve güven içinde yaşama haklarını tehdit edenler de faşisttir. Bu anlamda PKK örgütü de tepeden tırnağa faşist bir örgüttür. Aslında PKKsempatizanlarınıPKK'nınelineterketmekgerekirdiki görsünler hanyayı konyayı. Ama devletler böyle davranamaz. Tıpkı, "ideoloji adına veya halk adına" eylemler, suikastler, cinayetler işleyen çeşitli sol ve sağ örgütlerin de faşist örgütler olduğu gibi, PKK da faşist bir örgüttür.
***
Bir kimsenin, kendisini "haklıbirdavaya" adadığını düşünmesi, onu faşist olmaktan kurtarmaz. Galileo'yu "Dünyadönüyor" dediği için diri diri yakmaya kalkışan KatolikKilisesi de faşistti. Faşizmin yegane ayıracı, şiddet kültürüdür. Şiddete başvurmasıdır! Faşizmi sadece güçlünün güçsüz üzerinde tahakküm sürdürmek için yürüttüğü bir taktikler bütünü olarak görmek, aslında faşizme hak etmediği bir politik içerik kazandırır. Faşizmin her zaman böyle politikbiriçeriğiolması gerekmez. Faşizmin bir insana ya da teşkilata, örgüte bulaşması için aradığı tek şart, gelişmemişlik, beyinsel yetersizlik, zeka noksanlığıdır.
***
Bu sebeple, 500 yıl önceki, 1000 yıl önceki veya 200 yıl önceki faşistleri anlamak belki mümkündür ama bugünkü faşistleri anlamak ancak, "onlarındadedelerindenbutarafazerrekadarilerleyemediklerini" kavramakla mümkündür. Yarın, bugünkü faşistlerin torunları da dedeleri gibi embesil olacaklardır. Buna mecburdurlar.
***
Bazen masum insanlar da kendilerini korumak, haklarını yitirmemek, varlıklarını sürdürmek için şiddete başvurmak zorunda kalabilirler. O şiddet, faşizm değildir. Ama sadece şiddetle var olabilmek faşizmdir. Kendini şiddet yoluyla anlatmak da faşizmdir. Her türlü faşizmi, faşist insanları veya örgütleri küçümsüyorum, düpedüz "embesil", gelişmemiş ve vahşi olduklarını düşünüyorum. Sıktılar artık!