Bizim mesleğin dergicileri cin gibi çocuklardır, her hafta oturup bir masabaşı araştırmacı gazetecilik yapmazlarsa, rahat edemezler. Bu haftaki TEMPOdergisi de teamüle ayak uydurmuş ve araştırmayı patlatmış: - Kendinizitestedin,Hülyamısınız,Ferayemi? Hesaba göre; Türk kadını dergiyi önce alacak, sonra okuyacak, sonra testi cevaplayacak, sonra da Feraye mi, Hüyla mı olduğuna karar verecek! Vallahi sorular da çok derin sorular:
***
- Bir davete gittiniz. Tanıdık yüzler mi bulmaya çalışırsınız, yoksa tanıştığınız her yabancı ile sohbet mi edersiniz? (Türk kadını her davete gider, her yabancı ile sohbet etmeye kalkarsa, kendi yüzü tanınmaz hale gelir.)
***
- Tanışmak istediğiniz biriyle sonunda tanıştırıldınız. Ne yaparsınız? (Vallahi karşı köşedeki pala bıyıklı manavla tanışmak için can atıyorum, ama kocam razı gelmiyor kardeş!) - Giyim ve makyaj sizin için önemli mi? (Bakın bu soru güzel, elbet Türk kadını da giyim, kuşam, makyaj ister; velakin gardırobu birkaç etek, birkaç bluz ve ayakkabının dışına çıkamaz.)
***
- Kalabalık bir topluluğa konuşma yapmanız istense ne düşünürsünüz? (Bağcılar, Sultanbeyli, Dudullu'yu bir kenara bıraktım. Kadıköy yahut Bakırköy'de kaç kadın topluluğa konuşma yapıyor ki?)
***
- Patronunuzun karşısına çıkıp açıkça zam istediğiniz oldu mu? (Hayır olmadı, çünkü kendi kocasından zam istediğinde bile gözünün üstüne yumruğu yemişti.) - Evlisiniz. Sevgilinizle yakalandınız ne yaparsınız? (Hastanelik olurlar ne olacak!) Zorlamayın, bu halkın içinden size Feraye veya Hülya çıkmaz! Sizin uzaktan baktığınızda, çağdaş, görgülü, eğitimli, iş sahibi, evlat sahibi ve sosyal çevre sahibi kadınların önemli bir kısmı bile, hısım, akraba ve taallukat baskısı altında inlemektedir. Bunu da böyle bilin!