Çocuklar gördüklerini işlerler.. Evlerde ana-baba savaşları.. Televizyonlarda kafa kopartan, leşlerinin sayılarının fazlalığıyla övünen kahramanlar.. İnternet kafelerde hep vahşetin çağrışları görüntüler.. Çocuklar özenirler.. Zaten çoğunluk sevgiden yoksun.. Yarı tok, yarı aç.. Ve işte türlüçeşitli şekilleriyle vahşetinçağrışları.. Çocuklar, giderek artan bir şekilde silahları, en çok da bıçakları kendilerine oyuncak etmeye başladılar.. Bir şiirin dizeleriydi onlar: "ÇocuklarkorkunçAllah'ım Haçlarıoyuncakyaparlar.." Şimdi değişti: "ÇocuklarkorkunçAllah'ım Bıçaklarıoyuncakederler.."
***
Bu dediğim çocuklar, kısmen gözden çıkarttığımız sokak çocukları ya da tinerci, Bally'ci başıbozuklar değil.. İlk, orta ve lise öğrencileri.. Ve oyuncakları bıçaklar.. Her daim batırmaya, kesmeye, saplamaya hazır bıçaklarıyla, azımsanamayacak kadar çok çocuklar.. Ve işin vahameti, bazı en üst düzey yetkililerin, "Basınabartıyor..Bizdeçocukçok..Bunlarmünferitvakalardır.." diye olayı geçiştirmeye çalışmaları.. Çocuklar, okullarda uyuşturucularla haşir neşir.. Çocuklar bıçaklarla, sustalılarla, kamalarla, hançerlerle..
Bizdeçocuktuk.. Bu çocukların belki oyuncakları hiç olmadı ve ondan bıçakları oyuncak ettiler, ailelerinin umursamazlığı, vurdumduymazlığı ve sevgisizlik batağında çırpınırlarken.. Bu çocukların oyuncakları yok ama oyunları da yok.. Şimdi bir yeni baştan düşünüyorum da, bizler, o çocukluk serencamımızda fazlasıyla mutluyduk.. Öyle oyuncaklarımız yoktu ama hep oynanacak oyunlarımız vardı, okullardan arta kalan zamanlarda..
***
Oyuncak diye sigara paketlerinin kapaklarını bi lirdik oralara buralara atılmış.. Sokaklardan toplardık.. O paketlerin en kıymetlisi "SipahiOcağı" sigarasının kapağıydı.. Onun ardından "YeniHarman" paketleri gelirdi.. Değiş tokuşlarda bir "SipahiOcağı" kapağı, 20 "Yenice" sigarasının kapağına bedeldi.. Bilyelerimiz, milelerimiz vardı.. Taşları, çakıl parçalarını oyuncak eder, 3 taşlar, 5 taşlar, 9 taşlar oynardık.. Sütçü ya da bostancı beygirlerini kovalardık, "Kuyruklarından3-5telyolupmisinayapalım,ucunaobilegüçbelabulunanbirtopluiğnedenoltayapıpbalığaçıkalım.." diye.. Çoğunlukla çaputlardan ve hurda gazete kağıtlarından yapılmış, yine hurda iplerle ya da uzun otlarla sarılmış birtakım yuvarlakları top ederdik ve onun peşi sıra koşuştururduk, dut ağaçlarını kale yaparak.. Yüzme, Marmara'dan 2 kova su içerek kendi başımıza öğrendiğimiz bir şeydi.. Öğretmenlerimiz filan hiç yoktu.. Kendi yaptığımız rengarenk uçurtmaları uçururduk.. Bizler ne kadar çocuksak, gökyüzü o kadar maviydi.. Kırbaçla topaç ya da çember çevirirdik.. Yeryüzü yeşildi.. Güvercinlerimiz olurdu kaçmalı, kovalamacalı, alacalı bulacalı..
Savaşhalleri.. Vallah billah hiç acımaları yoktu.. "Allahyarattı.." demezlerdi.. Öyle böyle değil, sıçtığımız yere kadar kovalarlardı.. Kapalı, mahfuz bir yer bulup kendinizi içeri attınız attınız.. Yoksam "SıçtıCaferbezgetirin.." bir haller.. Öylesine sokarlardı ki, feryatlanmalarımız, Çin'den, Maçin'den duyulurdu.. Sokmaları ile ölüme bile sebep olabileceklerini çok sonraları öğrenmiştik.. Bizler çocuktuk, pek bir şeyler bilmezdik.. Oynardık işte.. Sözünü ettiklerim, "eşekarıları".. Söylemiştim ya, bizim Eyüp Sultan'dan alınmış, tahtadan iğri büğrü 2 oyuncağımızdan gayrıları yoktu ama oyunlarımız vardı.. İşte onlardan en birinciye olanı, en zalim tehlikelisi de "eşekarıları" ile yaptığımız savaşlardı.. O meretlerin en ufakları bile bir baş parmak büyüklüğünde olurlardı.. Şerefsiz mahluklardı.. Balık tutarken gelip balıklara musallat olurlar, gözlerimizin önünde avımızı gasbederlerdi.. Acımaları hiç yoktu.. Duvar aralarına, ağaç kovuklarına yuvalanırlardı.. Ulan ne işlerdi be! Mahallenin çocukları olarak bu eşek arılarıyla savaş kararı aldıktan sonra, önceden önce keşfe çıkardık.. Keşfe çıkardık ki, büyük bir dikkat içinde ve onları hiç huylandırmamaya gayet dikkat ederekten.. Çoğu zaman, yalınayak başı kabak keşif kolları.. Sonra taarruz planlarımızı hazırlar ve çamur karmaya koyulurduk.. Çok miktarda, en killisinden kocaman bir çamur yığını hazırlardık.. Ardından yüzümüze, başımıza bezler sarıp, o eşek arılarının yuvalarına süngü değil ama çamur savaşına girişirdik.. Yuvalara kafi miktarda yaklaştıktan sonra, kartopu haline getirdiğimiz çamur topaklarını deliğe, onların bulunduğu yere fırlatırdık "AllahAllah.." nidaları ile.. Ula tam bir savaş halları Allah'ıma, kitabıma.. O işi yapanların arasından sonradan topçu subayları çıktı mı bilemem ama tam isabet şarttı.. İlk 3-4 atışta deliği kapattın kapattın.. O zaman sorun yok.. Sonrası gidip deliklerin üstünü bir iyice sıvamaya kalırdı iş.. Ama arılara çıkmaları için bir minnacık delik bırakmışsan yandın arkadaş.. Yineleyeyim, vallah billah sıçtığımız yere kadar kovalarlardı..
Kıssadanhisse.. Şimdi aşağıda anımsadıklarımdan kıssadan hisseyi siz çıkartın.. Bazı bazı mahalleler arası taş kavgalarına soyunurduk.. Siperler kazar, yığınaklar yapardık.. Kendimizce kaleler inşa ederdik mahallemizde.. Başka mahalle veletleri hücuma geçtiklerinde, buralarda savunurduk kendimizi.. Sıra bize geldiğinde, her yanlarımız taş dolu karşı taarruz.. Radyolardan dinlediğimiz kadar bilirdik savaşı, bir de evlerde büyüklerin konuşmalarından.. Duyduklarımızla, anlatılarca, kimimiz Ruslar'a, kimimiz Almanlar'a özenirdik.. İkinci Dünya Saaşı'nın bitti bitecek yıllarıydı.. Bir gece önceki radyo haberlerinde ya da bü yüklerin anlatılarında eğer Almanlar'ın galebesi varsa, Alman olurduk.. Ruslar önde gittiklerinde Rus.. Ama en çok Amerikan olurduk.. Düşmanlarımızı Japon sayardık.. Ama her ne olursak olalım, hep Türkçe naralanır "AllahAllah.." diye başlardık cenge.. O zamanın çocuklarından şimdi yaşayanları bulursanız, vurun kafalarını usturaya, rahatlıkla vaktiyle "pekmekakıtmıştaşçizgileri"ne rastlarsınız.. Bu savaşlarda alınan yaraların pek önemi yoktu ama, akşam eve gidildiğinde yenilen sopanın hatırı sayılırdı hani.. Savaşsız günlerimizde birdirbir, uzun eşek, saklambaç, körebe oynar, erik ve dut ağaçlarının peşinde koşuştururduk..
***
Çocuklar şimdilerde kamalı, hançerli.. Gördüklerini, bildiklerini işliyorlar.. "Suçlularayağakalksın.." diye laf işitsem, benim ilk göstereceğim aileler olurdu.. Yazık.. Yazık ki çocuklar ve hemi de okullu çocuklar, kendilerine bıçakları, kesicileri, uyuşturucuları oyuncak seçtiler.. Bu gidiş kötü gidiş..