Başbakan "Türklüğümleoynamayın" diyor. Millet işsizlikten, umutsuzluktan kırılırken, Kürtlük ve Lazlık ve hatta Çerkezlik'le övünmenin kapılarını açan bir Başbakan, aynı kapıların önünde isyan bayrağını da açıyor. "Türklüğümleoynamayın!" "Altkimlik,üstkimlik!" derken, bir politikacının kullandığı kelimelere özen göstermesi gerektiği, bir kez daha ortaya çıkıyor. Herkesin bumerangı kendisine dönüyor.
***
Yetmiyor! Başbakan, kendisini eleştirenlere "Öncegidinaynayabakın" diyor. Hangi aynaya! Herkesin kendisini istediği gibi görebildiği bir aynası varken, toplum politikacıların aynası olmuşken, hangi ayna? İnsanlar birilerini sorgusuz sualsiz "linçetmehakkını" kendisinde bulurken, hukuk ipe çekilirken, neyin aynası? Dokunulmazlığın kalkmasını ve bütün insanların eşit olabildiği düzeni gösteren aynaları istiyoruz! Aynaların gösteremediğini görmek istiyoruz. İzin verin SayınBaşbakan! İzin verin de aynaların öteki yüzünü de görelim. Politikacılar, acaba bizlere kendilerini gösterdiği gibi mi? Herkes aynaya baksın. Ama herkes... Dokunulmazlar da...
***
Türkiye, tarihinin en güvensiz yıllarını yaşıyor. Türkiye'nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. "Konuşmasanatınınhatipleri", iktidarın gücüyle her hakkı kendisinde bulurken, sefalet, umutsuzluk ve hatta bölünme tehlikesi bu ülkeyi "karanlıkbirçemberin" içine çekiyor. Bu ülkenin gazeteleri, tarihin en sırnaşık gazeteciliğinden tam puan almışsa, daha yaşanacak günler var demektir. Ülkeyi savunmanın bütün şartlarını elinin tersiyle iten medyatik kahramanlar(!), kendi çıkarlarının hükümdarı olmuşsa, "ilkelerleçelikçomakoynamanın" da bir bedeli olacaktır. Gün ola, harman ola... Yükselen her şey düşecektir... Ve düşüyor da...
***
Aynaların bir de arka yüzü vardır. Ay'ın karanlık yüzü vardır! Onu da göreceğiz!