Bir süre önce SayınKorkutÖzal'ın, Hürriyet'te, şeyhine rabıtası ile ilgili bir demeci yayımlandı. Ancak, SayınÖzal'ın bu demecinde açıklanması gereken önemli eksikler vardı. Önce SayınÖzal'ın demecini özetleyelim ve sonra da eksik kalan gerçekleri açıklayalım.
Şeyhinerabıtası SayınKorkutÖzal, özetle şöyle diyor: "UçaklaAnkara'yagidiyordum.Uçaktabirsarsıntıoldu.HemenşeyhimM.ZahitKotku'yarabıtayaptım.SonraAnkara'yavardım,şeyhimiziyaretettim.Şeyhimbana"Nasıluçaktaçokmusarsıntıoldu?" diye sordu. Hemen ifade edelim ki SayınÖzal'ın bu beyanında açıklanması gereken çok önemli ve de dini ve sosyal yönden çok tehlikeli konular bulunmaktadır. Özetleyelim:
Nakşilik'terabıta Tasavvuf ve tarikatlarda şeyhlerin yani evliyaların tasarruf yetkisi olduğuna inanılır. Buna göre, evliyalar dünyada maddi hayatta tasavvuf etmek, yani idare etmek, yönetmek ve dilediğini yapmak yetkisine sahiptir. Bunu manevi güçleri ile yaparlar. Buna göre bir şeyhe bağlı olan müritler başı sıkıntıya girdiği, darda kaldığı, başına bir bela geldiği zaman, hemen şeyhinden yardım ister ve şeyhinin kendisini kurtaracağına inanır. Şeyhlerin, yüzlerce, binlerce kilometre uzakta olan müridinin yardım isteğini duyma ve ona yardım etme gücüne sahip olduğuna inanılır. Nakşi tarikatında, darda kalan mürit şeyhine rabıta yaparak yardım ister. Gözünü yumar, şeyhini hayaline getirir ve ondan yardım ister. Buna "rabıta" adı verilir. KadiriveRufaf tarikatında ise doğrudan "Yetişbana,imdateyle" yani "Yardımeyle" diye şeyhini çağırır. Buna ise "istimdat" denilir.
Yardımistemiş Anlaşılan SayınKorkutÖzal uçakta sarsıntıdan korkmuş ve şeyhine rabıta yaparak ondan yardım istemiş, uçağın sarsıntısının durdurulmasını talep etmiş ve şeyhi de Özal'ın yardım talebini bilmiş ve uçağın da sarsıntısını durdurmuş; ÖzalAnkara'ya geldiği zaman da "Nasıluçaktaçokmusarsıntıoldu?" diyerek rabıtasından haberi olduğunu ve de uçağın sarsıntısını önlediğini söylemek istemiş.
İslam'aaykırı Hemen ifade edelim ki SayınKorkutÖzal'ın anlattığı rabıtada, şeyhlerin böyle bir tasarruf yapmak, yüzlerce kilometre uzaktaki müridine yetişip ona yardım etmek, uçağın sarsıntısını durdurmak gibi yetki ve imkanlarının bulunduğuna dair İslam'ın temel kaynağında hiçbir beyan mevcut değildir. Böyle bir inanç, İslam'a aykırıdır, zıttır. Bir Müslüman'ın gözünü yumarak hayaline getirdiği şeyhinden dilekte bulunması, ondan yardım istemesi, yani rabıta yapması, istimdat eylemesi, asla caiz değildir. Kur'an-ıKerim bu türlü yakarışları şirk sayar ve şiddetle yasaklar. Her namazda okuduğumuz FatihaSuresi'nde de "Ancaksanakullukeder,ancaksenden(manevi)yardımisteriz" diye dua ederiz Allah'ın emri olarak. İslam öncesi Allah'a şirk koşma da, Allah ile aralarına birtakım vasıtalar koyarak, o aracılara yalvarıp yakarmaları, onlardan yardım istemeleri şeklinde oluyordu... İslam'da, manevi derecesinde ne olduğu bilinmeyen şeyhe rabıta yapıp ondan yardım istemek şöyle dursun, Hz.Peygamber'den bile yardım istenmez. Peygamberimiz'e asla dua edip "Banaşöyleveyaböyleyardımeyle" diye yalvarma yapılmaz. Manevi dilek yani dua, sade ve sadece Allah'a yapılır. İslam'ın tevhid inancının tabii gereğidir bu...
Böylegüçlerivarsa... Şeyhlerin ve evliya kabul edilen kimselerin eğer böylesine tasarruf etme, yani dünyada dilediklerini yapma yetkileri varsa, bu büyük bir imkandır. O zaman da bu İslam dünyasının şu perişan ve sefil haline neden son vermiyorlar? ŞeyhKotku'nun SayınÖzal'ın uçağının sarsıntısını durdurma gücü var idiyse, o kadar yüksek bir güce sahip olan rahmetlinin Türkiyemiz'e büyük yardımlar sağlaması, bizi kalkındırması gerekirdi. Fakir ve perişan Müslüman halkımıza böyle bir yardım yapmaya gücü olduğu halde yapmamak, sadece müritlerinin yardımına koşmak, merhametsizlik ve de vicdansızlık sayılmaz mı?
Batılinançlar Hayır efendim hayır, bütün bunlar batıl inançlardır. Ve de Allah'a şirk koşma ile eş değerdir. Ve de tam anlamı ile bir sahteciliktir. İnsanlar üzerinde hakimiyet kurmak için bir hileden başka bir şey değildir. Allah'tan başkasına yakarmak, Allah'ın sıfatlarının o yakarılanda var olduğuna inanıldığı için şirk oluyor. Öyle ya, "Bir şeyh, gecenin karanlığında, binlerce müridini yüzlerce, binlerce kilometre uzaktan kontrol edecek, onların rabıtalarını, yardım dileklerini duyacak, anlayacak ve onlara ayrı ayrı yardım edecek" diye inanılıyor. Bu inanç o şeyhi bir çeşit ilah kabul etmek olmuyor mu? Allah'ın gaipten bilme ve dilediğini yapabilme sıfatlarının şeyhte bulunduğuna inanılmış olmuyor mu?