- Alooo... - Efendim? - Milli Piyango mu? - Evet... - Verin kardeşim benim kazımı? - Kaz mı? - Evet. - Kardeşim burası Milli Piyango İdaresi. Kaz istiyorsan Tarım Bakanlığı'na gideceksin. Kaz konusuyla ilgilenen kurum orası. - Hayır. Siz insanı kandırıyorsunuz. Ben kazımı isterim. - Ne kazı be? Çıldırtma insanı. Biz piyango bileti satarız. Kazdan falan anlamayız. - Ne yani kazandığım ikramiyeyi alamayacak mıyım şimdi ben? - Alacaksın. Kazandıysan getir biletini verelim. - Getireyim. Kazımı alırım ama. - Ne kazı be? - Kardeşim ben Kazı Kazan oynadım. Kazıdım. Kuponda "Kazandınız" yazıyor. Şimdi ben kaz kazanmadım mı? - Kaz değil para kazanmışsın. - İyi de "Kazı kazan" diyorsunuz. Kandırıyor musunuz adamı? Ben kaz kazanmak için oynadım. Verin kazı. Bak mahkemeye giderim, yakarım hepinizi.
Hangi belediye?
- Alooo... - Efendim? - Belediye mi? - Evet... - Sizin kazı çalışmanız var mı? - Var... - Nerede? - Her sokakta var kardeşim. Sen yeri tarif et söyleyelim. - Abi şimdi kokuyor. - Kokulu sokak mı? - Hayır burası çok fena kokuyor. - Böyle tarif mi olur? - Olur olur. Biraz da çukur. 1.5 metre falan var yaklaşık. - Sokağın adını söyle kardeşim. - Bilmiyorum. - Ne demek "Bilmiyorum" ya! - Bulunduğum yerden görünmüyor. - O zaman git bak. Her sokağın girişinde ismi yazar. - Bakamam. - Niye? - Çıkamıyorum ki... - Çık kardeşim. Bir zahmet çık. Evinde misin sen? - Yok evde değilim... - Neredesin? - Ananın... - Ne oldu? - Abi yanlış anlama fareye dedim. Üstüme atladı da... - Ne faresi? - Kardeşim hala anlamadın mı? Çukurun içindeyim. Kim kazdı lan bu çukuru? Çıkartın lan... Yetti ulan... - Kardeşim "Çukurdayım" desene baştan. - Desem ne olacak? - Gelir çıkartırız. - İyi gelin çıkartın o zaman. Siz soktunuz siz çıkartın kardeşim. Tövbe tövbe be kardeşim.