Hakkını teslim etmek gerek, polemik konusunda hiç kimse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eline su dökemez! Erdoğan öyle çarpıcı şeyler söylüyor ki; cevap vermeye kalkışanlar hangi tarafını düzelteceklerini dahi bilemiyorlar! Samsun'daki doğalgaz töreninde, 10 gün önce de İtalya Başbakanı ve Rusya Devlet Başkanı ile geldiğini hatırlatıp şöyle diyor: "Artık bu dünyadaki ülkelerin ve işadamlarının ayağına biz gitmiyoruz. Onlar geliyor." Sonra iç siyasete girip, "Eskiden böyle miydi? Biz sizin geçmişinizi biliriz. Devlet dairelerinde palto ile hizmet eden bakanları gördü bu ülke... Akaryakıt kuyruklarında neler çektiklerini ana-babalarımız çok iyi bilir" sözleriyle, hükümetinin icraatlarını anlatıyor.
Ainesi iştir kişinin Meydadakilerin ister sessizce, isterse de alkışlarla destekleyip dinlediği bu konuşmalar "Söz uçar" hesabı belki unutuluyor ama arşivler doluyor! Dünyadaki ülkelerin ve işadamlarının ayağına en çok kimin gittiği, hangi Başbakan'ın dış gezi rekoru kırdığı, hangi hükümetin bakanlarının nerelerde kimlerle gizli gizli görüştüğü, belgeleriyle ortada dolaşıyor. Başbakan öyle konuşuyor ki; devlet dairelerinde palto ile sanki kendisinden önceki dönemde oturuluyormuş gibi bir hava oluşuyor. 25-26 yıl öncesi manzaralar, yakında yaşanmış havasında aktarılıp, siyasi polemiğin ustalığı sergileniyor. Bereket, Cumhuriyet'in ilanı dönemlerine kadar uzanıp "Bu ülke çarıktan pabuca, yamalı giysilerden elbiseye sayemizde ulaştı" demiyor da, tartışmalar olmuyor!
İsyan da nereden çıktı! Medeniyetler İttifakı için İspanya'nın Mallorca Adası'na uçarken, bu defa Şemdinli izlenimlerini anlatıyor Başbakan. Gazetecilerle sohbet ederken, şunları söylüyor: "İnsanlara 'Ben Kürt'üm diyemezsin bana' dersen, isyan çıkar. Şemdinli'ye gitmeden, 'Halk bize nasıl bakacak?' diye endişelendik. O halka tanıklık yaptıramazsın. Çünkü, PKK'nın istemediği bir şey söylerse yanmıştır." Başbakan'ın bu sözlerine katılmak mümkün mü? Bu ülkede, bugüne kadar hiç kimseye ırki veya dini anlamda etnikçilik yapıldı mı? Farklı dilleri konuşanlara karşı çıkıldı mı? Yıllarca kardeşçe yaşamış milletimiz birbiriyle kucaklaştı ve hiç kimse üstünlük taslamadı! Ama, Sayın Başbakan'ın "İnsanlara, 'Ben Kürt'üm diyemezsin bana' dersen, isyan çıkar" sözleriyle bundan böyle olabilecekleri hatırlatan yorumları da kimse yapmadı. Ülkeyi ve milleti bölmek için her türlü ihaneti yapanlara, kolaycı mantıkla masum gömlekler giydirilmedi!
Mesnetsiz şeyler Onun için Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın neredeyse her konuşması ortalığa çığ gibi düşüyor! Israrla savunduğu Anayasal vatandaşlığa örnek gösterdiği Amerika'daki zenci gerçeği de Türkiye gerçekleriyle örtüşüyor. Orada, dünyanın her tarafından kopup gelmişlerle bir devlet oluşturulurken, Türkiye'de birlik içindeki bir millet ayrıştırılıyor. Dili, dini, rengi, tarihi, coğrafyası; hatta hayat anlayışları ve kültürleri bile kökten farklı olanlarla, et-tırnak misali bütünleşmiş bir milleti karşılaştıranlar, bugünü kurtarıyorlar ama yarınları karartıyorlar. O karanlığı sadece "din birliği" ile engelleyeceklerini söylemeleri de mesnetsiz... Örneği de Irak... Orada Kürt'ü de, Türkmen'i de, Arap'ı da Müslüman ama, ülke paramparça... Hatta Sünni Arap ile Şii Arap bile birlikte değil... Öyle ise, nedir bu mesnetsizliklerin anlamı!