- Alooo... - Tahir Abi... Abim... Yönetmenim benim. Rol var mı abi? - Rol olmasa arar mıyım seni? - Sağol be abim. Bak 2 yıldır artistler kahvesinde çürüyorum be abim. - Yarın sabah gel sete. - Sağol abi. Senaryoyu alsaydım da role çalışsaydım abi. - Senaryoya gerek yok. - Kimi canlandıracağımızı bilelim be abim. - Ölüyü canlandıracaksın. - Anlamadım abi. - Kardeşim. Sana açık söylüyorum. Ölüyü canlandıracaksın yahu. - Tövbe haşa. Ben ölüyü nasıl canlandırayım abi. - Kardeşim ölüyü oynayacaksın. "Canlandıracaksın" dediğim bu. - Bu ne menem bir rol be böyle abi? - Şöyle bir rol. Senaryoda bir ceset bulunuyor. Ceset sensin. Yani sen ölüsün. Rolünü hisset. Sen bir ölüsün. - Nasıl hissedeyim abi. Ben daha önce hiç ölmedim ki, bilmiyorum. - Ne bileyim be. Bin kişiyle uğraşıyorum burada. Seni sabah hazır istiyorum. Ölü gibi geleceksin sete. - Hah. Ölü gibi gelirim abi. Yeşilçam emekçilerinin yaşadığına "Hayat" denilmez zaten.