Televizyonlara duyduğum öfkenin, nasıl haklı bir öfke olduğunu biliyorum. O yüzden kendimi tutamıyorum bazen. Televizyonlar, canlarımıza da göz dikiyor da, hala birileri bir şey söylemiyorsa, bu ülke de sahipsiz demektir. Serap Ezgü adlı kadının yaptığı programda, insanların üzerine kalanlar, dilerim bir gün onun üzerine yapışır. Bir insan daha öldü... Böyle programlarda inat edenlerin gözü aydın!
*** Geçenlerde Ebru Destan'ı gördüm. Bir kız arkadaşıyla muhabbetteydi. Ben hemen yanı başındaki masada kahvemi içiyordum, dilim tutuldu. Bu hanım kızımız, futbolcularla birlikte bir doğum günü partisine katılmış da, futbolcuların bütün sırlarını arkadaşına anlatıyor. Onun anlattıklarını benim sizlere anlatmam ayıp olur... Bu ülkenin çivisi çıkmış, bu ülkede her şey raydan çıkmış da, hala trenimiz neden devrilmiyor diye çok merak ediyorum. Siz Ebru Destan gibilerini merak etmeyin çocuklarım. Onların keyfi yerinde.
*** Dün harika bir hava vardı İstanbul'da. Güneşi görünce ağrılarım dindi sanki. Sokak kedilerine ciğer ziyafeti çektim. Onların korunmasız yanlarına bakıp iç çektim. Yaşlanan sokağımızda gençlerle biraz sohbet ettim de, herkesin umutları yarı yarıya azalmış sanki. Çok üzüldüm. Eve döndüğümde, bütün perdeleri çektim. Çünkü gençlerin karamsarlığı, benim de güneşimi söndürdü sanki. Kendinize iyi bakın çocuklarım. Benim de bazen kendime yenildiğim günlerim oluyor, kusuruma bakmayın.