Garip bir ülkeyiz! Bir yanımız demokrasiyi çekiştiriyor, öte yanımız sığınmacı! Bir yanımız sendikal haklar istiyor, öte yanımız diktatörlüğün ihtişamlı güçlerine alkış tutuyor. Mankenlerle, futbolcularla gönül eğlendiren sistemin mezesi olduğunu fark etmeyenler, neyi fark edebilir ki? Neyse, kapatalım bu konuları! Türkiye dünyaya açılıyor!
Garip bir ülkeyiz! Demokratik havariler, askerin daha sert hareket etmesini istiyor. Askerin sesinin daha gür çıkmasını. Ülkenin korunma şartlarını kendilerince oluşturanlar, bu işi de askerin üzerine yıkmak istiyor. Onlar "ihtilalmüşterileri!" Kendilerine yapılmasını istemedikleri bir şeyin, başkalarına yapılmasından hoşnut olanlar. Kendi çıkarlarının yerlileri... Demokrasinin yabancıları!
Gazeteler yeni kızlarını tanıtıyor, ülkenin ağlayan yanına inat! Televizyonlar ahlaki hakimiyetini yitiriyor. Savunmasız insanları canlı yayınlarda "sapık" ilan eden programlar, semeresini topluyor. Giden canlar, gelen reytinglerin yanında ne ki! Bütün değerler şöhret üzerine. Çalma çırpma üzerine artık.
İnsanların ruhunu soyan örgütlü militanlar, ülkeyi de soyuyor! "Pozisyonabukadaryakın" olup da topa girmekten kaçınanların ülkesinde, mesele sadece futbol. CIA'in işkence uçaklarından haberiniz var mı? Dünyaya açılan pencere: Türkiye! Dün geceki Galatasaray-Fenerbahçe maçından haberi olmayan var mı? Gerçeklerden kaçılan pencere: Futbol!
Kendine bakım yapan işkence uçaklarının tartışılmadığı bir ülkede, futbolu tartışmak, ihtilale müşteri bulmak kadar kolaydır. O yüzden her şey birbirini tamamlıyor! Başlar ayak oluyor, ayaklar baş! Türkiye'ye bir mezar kazılıyor, azar azar! Yavaş, yavaş!
***
Bırakın soysunlar!
Büyük şehirlerdeki kapkaç olaylarının röntgen filmine göre, mesele, yoksulluk, işsizlik ve çekirdek ailenin parçalanması meselesi... Bu hırsızlara cesaret veren düzeni "yok sayanlar", her zamanki gibi klasik bir çözüm yolu üretmişler. Yani, yoksulluk bitmeden, işsizliğin önüne geçmeden, hırsızların belini kırabilecek sistemi harekete geçirmek mümkün değil. Aynı hırsızların etrafında dönen, soyduğu mahalleyi kırıp geçiren hırsızların "yargıdan muaf" olması pek önemli değil. O halde bırakın soysunlar, bırakın kadınları yerde sürükleyip öldürsünler! Nasılsa işsizler, nasılsa yoksullar!
***
İstanbul sokakları Artık seni tanıyor O eski hatıralar Sevgimden utanıyor
Kalabalık içinde Yaşarsın yalnızlığı Öptüğüm dudakların Kaybolmuş kutsallığı
Artık çok değişmişsin Kirlenmiş sabahların Her gece yankılanır Ucuz kahkahaların HakkıYALÇIN