Bir balıkçı tezgahını izliyordum, genç bir delikanlı yanıma yanaştı. "Balıklaradainsanlarkadardikkatlibakıyorsun" dedi, şaşırdım. "Senyazarsan,bendeokurum" diyerek, üşümekten bezgin düşmüş sağ elini bana uzattı. Beni okumuş halini sergiledi, gönüllü okuyucum olarak. Martıların yılışık sesleri geliyordu denizden. "Yollardavurulupdüşenkuşsürüsünekatılmakistemiyorum" dedi. "Neistiyorsun?" diye sordum, bildiğim bir adresi tarif etmesini ister gibi sanki. "Hiçbirşey!" dedi. "Sadeceözgürolmakistiyorum." Tezgahtaki balıkların ölü gözlerine baktım, sonra karşımdaki delikanlıya. Özgürlükten ne anladığımı biliyordu da, öyle kestirip attı sanki. Denizlere baktım, sandallar ayaktaydı da, ülkemiz bu gençlerin gözünde kaç zamandır battı sanki.
Diktatör ve mafya bağlantılı düzen, sokaklardaki zorba egemenliğiyle atbaşı gidiyordu. İpini kopartan düzenin padişahları, imparatorları ve bilumum apoletli kralları, hukuku ayaklarının altına almış, sadrazam sofralarında ülkemizin geleceğini yiyorlardı. "Kabarandenizleredalgakıranolmaktanbıktık" dedi delikanlı. Taş devrinin kalıntılarını koydu önüme. Hala, "Senbenimkimolduğumubiliyormusun?" gibilerinden aşağılık sloganların geçerli olduğu bir ülkede, bu gençlerin kim olduğunu kimse bilmiyordu. Onların içinden geçen ırmakları bulandırmak için, ellerindeki boklu çubukla ortalıkta dolaşanları biliyorduk oysa. Bu genç, sonu acıklı bitmesi olası bir masal gibi duruyordu karşımda.
Hala düğmesi kopan devlet görevlisine karşı boynu kıldan ince olan vatandaşlık sisteminde, bu delikanlı olağan şüpheliydi de, rakip takım futbolcularını döven, yabancı hakemlerin kapısını tekmeleyenler, kahraman sayılıyordu. "Neişyapıyorsun?" demeye fırsat bırakmadan, elimin sıkıp çekip gitti. Gecenin sevinci de beni bırakıp gitti.
Ardından bakarken çok şey düşündüm. Onlar ülkenin gerçeklerine duyarlılığını yitirmemiş, acıların kralıydı. Ne kimsenin kapısını tekmeliyorlardı, ne sokaklarda linç edecek adam arıyorlardı. Onlar kendisini arıyordu, ülkenin bu hain sokaklarında... Onlar ülkedeki nöbetçilerdi... Her yerdeydiler...
***
Gün onların günü
Bugün Galatasaray ve Fenerbahçe karşılaşması var! Türkiye'de kapıları tekmelemenin önünü açanlar, ırkçı yazarlığın yeşermesine izin verenler, böyle maçların sırtından geçinirler. Beni maçın sonucundan çok, bu asalakların yarattığı düzen ilgilendiriyor. Çocuklarımızın kanının emen "sülükyazarlıkveyorumculuk" bugün ellerini ovuşturuyor. Gün onların günü... Acı ama gerçek!
***
Biz kaybettik aşk kazandı Şimdi ikimiz de bin pişman Nasılsa yarından sonra İki eski dostuz İki yeni düşman
Sokak kedileri Kadar nankör Beni görmeyecek Kadar körsün Sana yakışan birini Bulsun kalbin Bir zalimi sevmek Neymiş görsün HakkıYALÇIN
***
MutlulukTakvimi
* Ne istersen, "Lütfen" diye iste... * Sokaktaki anne köpeği doyur... * Balık tutmayı dene... * Çocukların fotoğraflarını çek...