- Alooo... - Efendim... - Kimsiniz? - Başbakan Erdoğan ben... - Sayın Başbakan, bendeniz emekli memur Nuri Sadullah Yersen... - Buyurun... - Size teşekkür etmek için aramıştım... Emekli maaşını alıyoruz, harca harca bitmiyor bir türlü... - Şunu bir de Baykal'a anlatsana sen. Anlat da utansınlar. Sürekli, "Emekli şöyle kötü durumda" falan diye muhalefet yapıyorlar... - Efendim onlar bozguncu... Memleketin huzurunu bozmaya çalışıyorlar. Ben size teşekküre devam ediyorum... Ev kirası... Siz geldiniz, evsahibim sürekli ev kiramı düşürüyor. Hatta geçen ay, o bana para ödemeye başladı. - Bunları duysunlar. Duysunlar da vatandaşın gerçeğini görsünler... - Bitmedi efendim. Ülkede ne trafik sorunu kaldı, ne başka bir şey. Ben Kadıköy'den Bakırköy'e geçen gün belediye otobüsüyle 5 dakikada geldim... Oradan da Taksim'e 2 dakikada geçtim... - Buyurun. Bir de Belediye Başkanı'yla uğraşanlar var... Ben sizi mutlaka medyanın karşısına çıkartacağım. Anlatın. Bunları tüm Türkiye'ye anlatın. - Anlatamam efendim. Ben sizin yanınıza gelemem... - Niye? - İzin vermezler... - Kim izin vermez? - Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yetkilileri izin vermez... Eyvah doktor geliyor kapatıyorum...
'Harçlık versene!'
- Alooo... - Efendim... - Dedeciğim... - Efendim yavrum... - Geliyorum dede, harçlığımı hazırladın mı? - "Harçlık" dedin de bizim zamanımızda bayramlar bir başkaydı be... Bizim zamanımızda böyle bilgisayarmış, oyunmuş yoktu. - Dedeee... - Bizim zamanımızda cep telefonları da yoktu... Televizyonlar da elektronik makineler de yoktu. - Ama... - Bizim zamanımızda bankamatik de yoktu... - Dedeee... - Bizim zamanımızda internet yoktu. Bizim zamanımızda sanal alem yoktu. Bizim zamanımızda uydu antenleri yoktu. Bizim zamanımızda zaman da yoktu... - Her bayram aynı şey ya... Harçlık istiyorum, sen kaynatıyorsun dede... - Ne yapayım evladım... Aldığım emekli maaşı elektriğe kiraya ancak yetiyor. Elde bir kuruş kalmıyor. Ne yapayım... - Hep konuşuyorsun ama dede... - Aslında konuşması gereken ben değilim. Başkalarının konuşması lazım. Bizi bu hallere düşürenlerin konuşması lazım.
Otobüste curcuna
- Alooo.... - Efendim... - Mahmuuut... - Efendim karıcığım... - Otobüsteyim kurtar... - Ne? Kim kaçırdı seni? Ne otobüsü? - Kimse kaçırmadı. Belediye otobüsündeyim... - Eee... - "Eee"si... Otobüs bedava ya. Tıkış tıkış... Arkamda bir adam sürekli taciz ediyor... - Ver bakayım o adamı telefona da ben onun bayramını bir kutlayayım... - Veremem kımıldayamıyorum ki... Sen gel, bak tarif edeyim. Çarşı durağına geliyor otobüs... - Gelemem... - Aşk olsun Mahmut. İnsan karısına sahip çıkmaz mı? - Nasıl geleyim... Ben de otobüsteyim... Bedava diye bindim... Bir türlü inemiyorum... Ben de sıkıştım kaldım... Otobüs karşıya geçti. Benden umut yok... Bağır, otobüstekiler insanlık namına kurtarsınlar seni...