Avrupa Birliği'ne girme sürecinde, birçok müessesemiz yeniden yapılanacak. Bu yapılanma, o kurumların çalışma usüllerinin ve yetkilerinin Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlaması için gerekli. Anayasamızda bulunan kurumlardan biri YüksekÖğrenimKurulu(YÖK). Bu kurumun üniversiteler üzerindeki yetkileri aşırı bulunuyor. Kurumun, Avrupa Birliği'nce aşırı merkeziyetçi olduğu düşünülüyor. Bir öğretim görevlisi olarak düşüncem, YÖK'ün ilk yıllarda bir hizmet görmüş ve başında bulunan değerli insan Prof.Dr.İhsanDOĞRAMACI ile her tarafa dağılmış anarşi ve siyaset içinde olan üniversitelerimizin bir disiplin içine girmesini sağlamış olduğudur. YÖK'ün 1982 hali ile devam etmesini mümkün görmüyorum. YÖK, aslında Avrupa Birliği'nin ne istediğini ve bizden ne beklediğgini çok iyi biliyor. Bu yeni şartlara gore kendi yapılanması ile ilgili yasal düzenleme tasarısı hazırlayarak Milli Eğitim Bakanlığı'na verebilir. Bunu kendisi yapmaz ise Milli Eğitim Bakanlığı yapmak mecburiyetindedir.
Uydurmateori Kanımca, yeniden yapılanma ile kronikleşmiş bulunan bazı problemler de çözüme kavuşacaktır. Bu problemlerden biri meslek lisesi öğrencilerinin normal lise öğrencilerine olan oranıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde meslek lisesi öğrenci sayısı, düz öğrenci sayısının iki katıdır. Bizde ise tam tersi. Bu durumun doğmasına YÖK sebebiyet vermiştir. Çünkü üniversite girişinde meslek lisesi çıkışlı öğrenciler aynı sınava girmelerine rağmen uydurma çarpan teorisi ile yarışa, liseli öğrencilerden geri başlatılmaktadır. YÖK ile ÖSYM' nin birbirinden ayrılarak, yarışan herkesin aynı başlangıçtan başlaması sağlanır. Meslek lisesi mezunları kendi branşlarında meslek yüksek okullarına kolaylıkla geçiş yapmalarına rağmen, iki yılı bitirdikten sonra dört yıllık bir fakülteye geçişleri zor. Bu zorlukları da ortadan kaldırdığımız takdirde meslek okulları kısa dönemde tekrar canlanır. Avrupa Birliği'nde bulunan oranlarada erişilir.
'Kışlademokrasisi' Geçmişte bazı çevrelerce imam hatipe duyulan alerji dolayısıyla bütün meslek okulları cezalandırılmış ve üniversite kapılarında bekleyen bir milyon öğrenci meydana getirilmiştir. 1997 yılındaki darbeciler cesaret sahibi olsalar idi, imam hatip okulları için bir kontenjan getirirler, meslek okullarını ellemezlerdi. Eğitimde doğru olan, yatay ve dikey geçişlerin serbest olmasıdır. Ön şartları herkese açık olur, bu şartları yerine getiren herkes yatay veya dikey geçişleri sağlayabilir. Ben liseyi bitirdikten sonra endüstri meslek lisesi ile olan fark dersleri için akşam kurslarına devam ettim. Bu benim hayatımda verdiğim çok doğru kararlardan birisi oldu. Bunun tersi, yani niye bir meslek lisesi mezunu normal liseden mezun olmasın? Şartlarını yerine getirebiliyorsa sınavlarda başarılı ise öğrencinin önünü kesmek fevkalade yanlış. Bu yanlışı YÖK eski yapılanması ile göremedi. Yeni YÖK 'kışla demakrasisi' dışında bir düşünce ile bu yanlışı farkedecek. İnşallah ülkemiz son darbeyi 1997'de yaşamıştır. Bir daha tekerrür etmez, böylece elmalar ile armutlar birbirine karıştırılmaz.