Eskiden beri lige verilen araları sevemedim. Aralardan sonra kimi zaman çok formda olan takımlar form düşüklüğü yaşıyor, formsuz olan takımlar da tam tersi form tutabiliyor. Milli maç sebebiyle verilen bu zorunlu aranın Beşiktaş'a iyi geleceğini düşünüyordum. Adeta 'Milli Kahraman' ilan edilen Tümer'in de bu maçta patlama yapamasını bekliyordum. Ancak Tümer iki santrforun arkasında oynatılmayıp Çağdaş'la yanyana oynayınca beklediğim performansı gösteremedi. Maçın ilk yarısında Beşiktaş, oynadığı futbolla adeta nerede kalmıştık der gibiydi. Yani kaldığı yerden aynen devam ediyordu. Düşünsenize koskoca Beşiktaş takımı Kayserispor kalesine ilk şutunu 22. dakikada çekiyordu. Ailton gibi golcü özelliği fazla olan, adeta gol atmak için yaratılan bir silahın varsa, bunu kullanacaksın. 24. ve 42. dakikalarda ayağına gelen iki topta iki net pozisyona girerek nasıl bir golcü olduğunu gösterdi. Demek ki bu sempatik esmer adamı ne kadar çok topla buluşturursan gol bulma şansın o kadar yüksek olur. Sıkışık defans yapan Kayserispor karşısında Beşiktaş'ın daha çabuk oynaması, topu kanatlara aktarması, duvar pası gibi organizasyonlar denemesi gerekiyordu. Ancak Beşiktaş bunların hiçbirini yapmadan koca bir ilk yarı sona eriyordu. Tümer,2. yarıya gerçek yerinde başladı. Ancak oyundan alınması hatalı bir karardı. İbrahimAkın ve AhmedHassan değişikliği 2. yarı başlarken yapılsaydı belki çok daha farklı bir Beşiktaş izleyecektik. AhmetDursun'un da oyuna girmesi pek birşeyi değiştirmiyor, Beşiktaş ilk yarıdaki oyununu devam ettiriyordu. Gol atmak ancak şansa kalmıştı. Sonuç olarak Beşiktaş lige verilen arada taş taş üstüne koymamış, adeta ağustos böceği misali yan gelip yatmış. Bu gidişin sonu beni ve büyük Beşiktaş taraftarını üzüyor. Büyük usta Atillaİlhan'ı saygı ve rahmetle anarken şu dizeleri aklıma geliyordu: "An gelir, Rıza gider..." Ve ben bunu ASLA istemiyorum.