Sanayimizin istihdam ve ihracat yönünden lokomotif sektörü TEKSTİL ve HAZIRGİYİM idi. Bu sektörde Çin, Hindistan rekabeti dolayısıyla büyük mevziler kaybedilmektedir. Bu haksız rekabetin en önemli bileşeni, adı geçen ülkelerde emeğin ülkemize kıyasla çok düşük olmasıdır. İkinci önemli bileşen de Türk parasının aşırı değer kazancıdır. TL'nin değer kazanması için önemli bir sebep yok. Değer kazanmak, taleple ve nihayet verimlilik artışı ile beraber oluşur. Yabancı ülkelerde TL'nin aranmadığı ve ülkemizde de bir verimlilik patlaması yaşanmadığına göre bu değer artışı sun'idir. 'TL'nindövizkarşısındakiparitesi,arz-talebegöreoluşuyor' düşüncesi aldatıcıdır. Çünkü, dövizin arz tarafı suni olarak şişkin. Döviz girişi devam ediyor, bu girişin bir kısmının kaynağı belli değil.
Neyapılmalı? Lokomotif sektörü olan TEKSTİL ve HAZIRGİYİM, son aylarda ihracatta yerini otomotiv sanayine bırakmış görünüyor. Sektörün gerilemesi devam eder mi? Devam ederse elektrikelektronik sanayi sektörünün gerisine düşer mi bilinmez. Bana göre; tekstil sektörü önümüzdeki 10 yıl için lokomotif rolünü devam ettirebilmeli. Bunu, istihdamı geriletmeme, tarıma dayalı sanayinin yükselişinini devam etmesi gereğinden söylüyorum. Tekstilin göreceli olarak lokomotif kalmasının yolu, haksız rekabetin ve TL'nin değer kazanmasının durdurulmasıdır. İthalattaki trafik sapması dolayısıyla Çin ve Hindistan'dan yapılan ithalatın görünen rakamı küçük kalmaktadır. Trafik sapması önlenmelidir. Tekstil sektörünün sıkıntıları İstanbulSanayiOdası'nın 500 büyük sanayi kuruluşumuzla ilgili çalışmasında çok net görülmektedir. 2004 yılı için tekstil sektöründen bu 500 firma içine girmiş olan şirketlerin, 2003 yılı derecelendirilmesi ile mukayesede, hemen hepsi büyüklük sıralarında mertebe kaybetmişlerdir.
Tekyolvar 2004 yılında ilk 500 büyük firmanın 84 adedi (yüzde16.8) tekstil ve hazır giyimde faaliyet gösteriyor. İstihdamda ise toplamın yüzde23'ünü ihracatın yüzde12.9'unu yapıyor. Bu, bize sektördeki ihracatın daha küçük firmalar tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. 2001 yılında istihdamın yüzde28'ini bu sektör sağlarken, istihdamda yıllara göre göreceli bir azalma görülmektedir. Küçük firmalarda iş güvenliği daha zayıf olduğundan hazır giyimin dış pazarları kaybetmesi halinde işsizlikte bir patlama beklenebilir. Sektörün gerilediğinin en büyük kanıtı; 2002 yılında ilk 500 firma arasına giren 111 tekstil kuruluşu varken, 2 yıl sonra bu rakamın 84'e düşmesidir. Bu gerilemeler devam ettiği takdirde, emek yoğun tekstil sektörünün, lokomotifliği sermaye yoğun olan otomotiv sanayine kaptıracağı söylenebilir. TL'nin değer kazanmasını durdurmak ve haksız rekabeti önlemek tek yol olarak görünmektedir. TL değer kazanmasa ihracat yavaşlamayacak, ithalat azalacak, dış ticaret açığı küçülecek, cari işlemler açığı korkutan boyutlara ulaşmayacak. Daha ne bekleniyor anlamak mümkün değil.