'Seni özlüyorum' Biliyor musun en çok mektuba başlamam gereken hitap şeklinde zorlandım. Sonra sana hiç mektup yazmadığım aklıma geldi ve içim burkuldu, canım acıdı... Bu mektubu sana gurbetten yazıyorum; sesine, sözüne hasret başlıyorum mektubuma. Seni o kadar çok özledim ki; meğer hiçbir hasret senin özlemin kadar yakmazmış içimi. Bilsen ne zor bunları itiraf etmek kendime ve sana. Gurbet bile gururumu söndüremedi. Hala gururlu, şımarık küçük kızınım. Hatırlıyor musun? İlk yürümeye başladığım anları anlatırken; ellerimi bırakmadığın için sana kızdığımı, hırslandığımı ve bir an önce yürümek istediğimi söylerdin. Şimdi sakın bırakma ellerimi anneciğim. San öyle muhtacık ki ve seni öyle özledim ki, anlatamam. Şu bilmem kim tarafından icat edilen telefon bile dindirmiyor içimdeki hasreti. Beni buralara yollarken, "Daha güçlü ol!" diyordun ya, sana kavuşunca öyle bir sarılacağım ki, gücüme şaşıracaksın. Dolaplarımı düzenlerken, eşyalarıma bakıp bakıp ağladığını duyuyorum. Yahut arkadaşlarımla konuşurken gözlerinin dolduğunu. İçim acıyor ama bilsen nasıl seviniyorum. Çünkü yokluğuma alışamamış olman, mest ediyor beni. Dahası bana olan özleminle, benim içimdeki özlem daha da alevleniyor. Bir karar verdim zaten. Bundan sonra beni unutmaman için hep dağınık bırakacağım odamı. Söylene söylene toplarken, yine gözyaşların ıslatacak eşyalarımı. Babam yine dalga geçecek seninle ve anlatacak bana bir bir ağladığını. Arkadaşlarım hep beni sana hatıryatacak. Ama unutma anneciğim! Gözyaşlarım söndüremez içimde yanan ateşi. Çünkü yokluğun, bilmem kaç nüfuslu şu kocaman şehirde kendini yapayalnız hissetmek gibi. En azaplı günahlardan sonra sızlayan vicdanım gibi... Gül kokulum, puslu gözlüm! Sakın sensiz, sevgisiz ve duasız bırakma beni. Sevgilerle. Beş parmaktan biri... www.hikayearsivi.net