Bürokrasi diye andığımız devlet çarkından oldum olası şikayet ederiz de, oralarda görev yapan üst düzey takımın ayak oyunlarından ve çalımlarından pek bahsetmeyiz! Oysa;necambazlar,nefırıldaklar,neoyuncularvarbizimbürokrasimizde!.. Orada illizyonistlere taş çıkartacak kadar sihirbazlara da rastlarsınız, mahalle aralarındaki profesyonel dedikoducuların pabucunu dama atacak kadar geveze saksağanlara da... Kendimeşreplerineolursaolsun,bürokrasidekikimileriiçiniktidarlarınmeşrebidahaönemlidir.Birgecedebukelamungibirenkdeğiştirip,sürüngenlermisalikabukatarlar! Uyum konusunda inanılmaz mahirdirler! Dün Marksist olan, bugün hızla milliyetçi, yarın da dinci olabilir! Biraz olsun hukuksal sıkıntı yaşasalar, hepsinin ortaklaşa sarıldığı can simidi Atatürkçülük'tür! Sistemin bu vazgeçilmez sloganı ile; varlıklarını devam ettirmeye, bilinen veya bilinmeyen, görünengörünmeyen merkezlere mesaj vermeye çalışırlar. Böylesine müteharrik bir yapıya sahip bürokrasimizin içinde, şu sıralar hepimizin dikkatini çeken "çoközel" tartışmalar yaşanıyor. Kamuoyuna mal olan bu girift bilmeceleri çözmekte zorluk çekiliyor.
'Algülüm-vergülüm'sistemi DevletTiyatrolarıGenelMüdürü'nüngörevdenalınması,PragBüyükelçiliğiKonsoloslukŞubesi'ndekidenetimkonusuveEstonyaBüyükelçiliği'ndegörevligençbayandiplomatın"devlet"adınaortayakoyduğutavırvedavranışlar,bürokrasidünyamızdakiçarpıcıhareketliliklerinsonörneğinioluşturuyor. Kültür ve Turizm Bakanı AtillaKoç tarafından görevden alınan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü için kurum bünyesindeki diğer bürokrat ve çalışanlar peş peşe açıklama yapıyor, birçok iddia ortaya atılıyor. Önce "MHPkökenli" birinin atanması için siyasi baskı yapıldığı öne sürülüp kamuoyunun tepkisi oluşturulmaya çalışıldı, sonra daha başkaları!.. Sanırsınız,koskocadevletteliyakatlıinsanyokvekurumlarsadecebelliisimlerleyönetilebilinir! Öylebiryapıoluşturulmuştuki,tamanlamıyla"Algülüm-vergülüm"sistemi. Başka kurumlarda hiç kimse başka işlerde çalışamaz ve hukuki engelle karşılaşırken, "sanatçıduyarlılığıvesaygısından" piyasadaki her taşın altından çıkanlar, çomaklarına taş konulmuşçasına feryat ediyorlar! Geride kalan ve göreve getirilen meslektaşlarının hak ve hukuklarına da aldırış etmeden, düpedüz siyaset yapıyorlar! En az kendileri kadar emekçi mesai arkadaşlarını vurup hırpalamaya çalışıyorlar!
Bugemiböylegidermi? Öylesine kurnazca davranıyorlar ki, bugün hırpalayıp saldırdıklarına yarın sahip çıkar gibi davranıp, kamuoyunu etkilemek istiyorlar. Tiyatroda bunlar yaşanırken, Prag Büyükelçiliğimiz'in Konsolosluk Şubesi'ni denetleyen Maliye Müfettişi'nin tespit ettiği bazı sıkıntılı konulara karşı, orada da hemen "tiyatroyu" aratmayacak iddialar ortaya atıyorlar. Harçsız vizelere açıklık getirmesi gerekenler, müfettişin konaklamasına kadar birçok konuda zihinleri bulandıran iddiaları ortaya döküyorlar. Beri tarafta, Türkiye'nin Estonya Büyükelçiliği'nde görevli genç bir diplomat hanım uluslararası sözleşmelere rağmen Türk denizcilerini karaya çıkartmayan yetkililerle mücadele verip ülkemizin onurunu koruyor ama, bağlı olduğu bakanlık, ödüllendireceğine kendisini geri çağırıyor. Genç diplomatın başındaki büyükelçi bile, ne hazindir ki mücadeledeki azim ve kararlılığı desteklemeyip, Estonya makamları gibi düşünüyor. Böyle bir bürokrasi ve örneklerdeki gibi bürokratik kafalarla Türkiye yönetilmeye çalışılıyor. Herkesin tahammülsüz olduğu bu yapıdan başarı ve kabiliyet çıkar mı Allah aşkına? İş yerine laf üretenlerle, bu gemi gider mi?