Yok arkadaş yok, ilk yarıdaki kötü futbolun hesabını birileri mutlaka vermeli. Adı sanı duyulmayan bir takım karşısında ilk 45 dakikada sergilenen içler acısı oyunu 5-1'lik galibiyete rağmen bir türlü kabullenemiyorum. Ne kadar iyimser düşünürsem düşüneyim, ne kadar pembe gözlük takarsam takayım gelecek adına ister istemez kafamda soru işaretleri oluştu. Ligde 2 maç kazandın diye bu kadar havalanmanın anlamı ne? Futbolun laubaliliği asla kabul etmediği gerçeği nasıl gözardı edilebilir. Oynamadan, savaşmadan ve ter dökmeden hiçbir şey kazanılmıyor. Bu mu göklere çıkarılan muhteşem Beşiktaş, bu mu şampiyonluğun bir numaralı adayı, bu mu sözde Avrupa'ya kafa tutacak takım? Hangi birinden başlayacağımı bilemiyorum. İnanılmaz top kaybı, oyunu kanatlara yayamamak ve çabuk top çevirememek Kartal'ın ilk yarı belli başlı sıkıntılarıydı. 1-0 geriye düşen Beşiktaş'ta Ailton'un attığı gol ise bir kader anıydı. O gol biraz daha gecikse panik oluşacak ve sıkıntı dolu dakikalar başlayabilecekti. 2. yarıda MustafaDoğan'ın oyuna girmesi doğru bir tercihti. Savunma biraz olsun güvence altına alınınca ilk 45'te rakibe verilen pozisyonlar 2. devre çok azaldı ve 5-1'lik skor geldi. Uzun bir süre sonra ilk kez ilk 11'de oynayan Sergen kendisine verilen şansı ne yazık ki kullanamadı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen 2. yarı gerçek Beşiktaş'tan kesitler gördük. Takım biraz kıpırdayınca farklı skor geldi. Ailton,Ahmed ve AliGüneş diğerlerine göre bir adım öne geçtiler. AhmetDursun'un attığı penaltı golü umarım onun için iyi bir moral olur. Ama farklı skor ilk yarıdaki kötü futbolu bana yine de affettirmez.