Güniz Sokak'tayız. Türkiye'nin kaderinin çizildiği yerde. Uzun yıllar siyasetin nefes aldığı yerde... Arabadan iner inmez ilk dikkatimi çeken, korumaların kulübesindeki siyahbeyaz bir fotoğraf oldu. Altında "Canlıbomba" yazısıyla... Demirel çok haklı... "Öncegüvenlikgerek.Halkgüvendeolmakister..." 3 katlı evde tadilat var. Cam kirişleri eskimiş, pimapen takılıyor. Bir yandan da asansör yapılıyor.
***
"Buyrun" dediklerinde, misafirlerin kabul edildiği ilk katta Demirel bizi karşılıyor. "HoşgeldinOğuzhan..." Şaşırıyorum. Müthiş bir hafıza. Yıllar önce bir kez telefonda konuşmuş, bir kez de tokalaşmıştık... Salonun her yanı plaketler ve "özel" tablolarla dolu. Mostar Köprüsü, bir çocukluk fotoğrafı, babasıyla bir fotoğraf. Konuşmamız sırasında Yugoslavya örneğini verirken, parmağıyla Mostar Köprüsü'nün fotoğrafını göstererek anlatıyor, o güzel köprünün nasıl kurban edildiğini... Çaylarımız geliyor. Bardak ilginç. İnce belli değil. Kristal ve dümdüz... İki telefon, 9. Cumhurbaşkanı'nın önünde duruyor. Her çaldığında bizzat kendisi bakıyor ve "Şu saatte gelin" diyerek randevularını kendisi organize ediyor. Umduğumdan daha dinç, enerjik ve hareketli. Günleri, araştırarak, okuyarak ve ziyaretçilerle ilgilenerek geçiyor. Özellikle dünya siyasetine eğilmiş...
***
Süleyman Demirel ismi, uzun yıllar siyasetin merkezinde oldu. Siyasetçilerin sevenleri olur, sevmeyenleri olur. Ama hakkını teslim etmek gerekir. Obirdevletadamı... Günümüzde görüyoruz ki, devlet adamı olmak kolay değil.... Vedevletadamınaciddişekildeihtiyaçduyuyorolmalıyızki,GünizSokakbugünlerdeçokçokhareketli...