Sen yoktun, geceyi bin yıldıza bölerdim. Uykuyu kendime haram ederdim. Yorgun sabahlara, güneşsiz yarınlara uyanırdı her gün yüreğim. Kime sorsam bilmezdi seni. Öfkem onlara değil kendimeydi hep. Her yağmur yağışında bu kentte, damla damla düşerdi özlem. Islanmak değildi beni korkutan, o damlalarda boğulmaktı. Yokluğun beni boğardı. Öyle zorki dayanmak, sensiz geçen her dakika yüreğime çözülmeyecek bir düğüm atardı. Sıkılırdım, bunalırdım da, isyan bile edemezdim. Beni umursar mıydın, böylesine acı çekmemi anlar mıydın bilmiyorum? Yoktun çünkü, olsaydın ben böylesine acı çekmezdim ki. Olsaydın, özlemek denen şeyin bu kadar zor olduğunu bilmezdim ki... Sahi niye gitmiştin? Yıldızlara yazdığımız sevda bitmiş miydi? Kimdi seni çağıran yanına? Çaresizlik diye bir şey varmış hayatta ve ben bunu yeni öğreniyorum. Bazen kendimle savaşıyorum, seni sevmekten kurtulmalıyım diye. Öylesine karmaşık bir denklem ki bu. Seni sevmekten kurtulamazsam, benliğimi yitireceğim. Ama sensizliği yaşamaya alışmaktan da korkuyorum. Sensiz olmaya alıştıktan sonra bir gün çıkıp gelsen, seninle yeniden birlikte olmayı beceremem diye korkuyorum. Bir çözümü olduğunu biliyorum ama ben bulamıyorum. Sevgilim gitmeseydin, en tutkulu aşkın, en koyu sevdanın, en güzel masalın kahramanı olacaktın. Ben seni sevecektim, hiç bitmeyen bir aşkla. Hep sana bakacaktım, hiç yorulmadan. Ayaktayım ve yaşıyorum. Geleceğe dair umudumu yitirmedim henüz. Şimdi her neredeysen başını gökyüzüne çevir ve en parlak yıldıza bak... İşte oradayım ben, seni izliyorum. Hala yüreğindeysem, hala bana dair özlem varsa içinde ve hala aşkı yaşatıyorsan içinde; sevgilim orada durma, bak ellerim burada... www.hikayearsivi.net