Aşkların en büyüğü... Paul, Margaret'e evlenme teklif etmişti. Margaret mutluluktan uçuyordu, ama bazı endişeleri vardı. Bir gün sahilde yürüyüşe çıkıp evlilik hakkında biraz konuştular. Sahilin diğer ucuna vardıklarında, Margaret geri dönüp geldikleri yola baktı ve dalgaların ayak izlerini sildiğini gördü. Paul'e dönüp,"Evliliğimiz de böyle olacaksa, pek şansımız yok demektir" dedi. "Zor günlerimizde birbirimize destek vereceğiz ki mutlu olabilelim" dedi Paul. Yürümeye devam ettiler. Margaret, dalgaların, ayak izlerinden sadece bir diziyi silip götürdüğünü ayrımsadı ve "Belki de birlikteliğimiz fazla uzun sürmeyecek" dedi. Paul bu defa, Margaret'ı sırtına alıp, dalgaların ayak izlerini silemeyeceği bir çizgi doğrultusunda yürümeye başlayarak sahilin ucuna kadar gitti. Margaret'ı yere bırakıp, "Biz birbirimize destek olamayacak durumda kalırsak, Tanrı bize yardımcı olacaktır. Baksana seni sırtımda taşıdığımı görmeyen biri buradan tek bir kişinin geçtiğini düşünür. Ama biz 2 kişiydik" dedi. Margaret, o gece, Paul'ün söylediklerini düşünmekten uyuyamadı ve defterine bir şeyler yazmaya karar verdi: "Bir adam rüyasında Tanrı ile birlikte sahilde yürüyordu. Birden gökyüzünde yaşamından kesitler görmeye başladı. Gördüğü her sahnenin ardından, kumlarda biri kendisine, biri de Tanrı'ya ait olan ayak izleri beliriyordu. Son sahne de ise bazı yerlerde izlerin çift değil tek olduğunu ve bu kesikliklerin de yaşamının en zor dönemlerine denk geldiğini ayırt etti. Bu durumdan kafası karışan adam, 'Tanrım senin yolunu izleyeceğime ilişkin söz verdiğimde, bana yanımdan hiç ayrılmayacağını söylemiştin. Ama fark ettim ki, yaşamımın en zor anlarında yanımda olmamışsın, neden?' Tanrı yanıtladı: Senin her zaman yanındaydım. Ayak izlerinin tek sıraya düştüğü yerler, seni sırtımda taşıdığım anlardır." Bu olaydan sonra, Paul ve Margaret hemen evlenip mutlu bir yuva kurdu. "Sevgi, sonsuz bir kaynaktır" Albert Justin