Hani "Sü tten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" derler ya aynen o hesap. İşler ne kadar iyi giderse gitsin, Türk insanında bir tedirginlik var. Hepimiz, "Bugün böyle ama, acaba yarın ne olur?" endişesini taşırız. O yüzdendir ki çoğu işadamı yatırım konusunda fazla atak davranmıyor. İnsanlarımızparasınıharcarken40kezdüşünüyor. "Acaba yarın işsiz kalır mıyım?" düşüncesini bir türlü aklından çıkartamıyor. Tabi bunda son yıllarda art arda yaşanan krizlerin etkisi var. Tansu Çiller döneminde yaşanan 1994 krizi, hala belleklerde. Herkesinhayatıaltüstolmuştu.Birsürüfirmabatmış,onbinlercekişideişsizkalmıştı. Krizler, aynı ölçüde olmasa da 1997 ve 1999 yıllarında da tekrar etti. Ardından 2001 krizi patladı. Aynen 1994'te olduğu gibi yine insanlar işlerini, şirketlerini kaybettiler. Parasız, pulsuz kaldılar. Onedenle,insanımızdakrizlafıalerjiyapıyor. Hatta, sadece onu çağrıştıran ifadeler bile. Dünkü yazımıza gösterilen ilgi de o yüzden olmalı. Benim ekonomide tehlike sinyallerini sergilediğim bu yazıyı, bazıları "Kriz geliyor" gibi anlamış. Benöylebirifadekullanmadım. Hatta, "Olumsuz sinyaller var ama kriz tehlikesi yok" tezini savundum. Ancak yine tekrarlıyorum, bu demek değildir ki, işler eskisi gibi iyi gidiyor. Giden var, gitmeyen var. Ekonomiyi günlük yaşam dışında pek izlemeyenler belki farkında değil ama, dünyayı şu günlerde büyük bir yangın sardı. Buyangın,petroldenkaynaklanıyor. Petrolün varili 60 doları geçti. Tahminler, yıl sonuna kadar bu fiyatın 70 doları bulabileceği yolunda. "Petrole zam" demek, döviz giderlerimizin artması demek. Ülkemiz yılda 26 milyon ton petrol ithal ediyor. O yüzden petrolün varilindeki birkaç sentlik artış bile bizi etkiliyor. Dahaşimdidenyıllıkpetrolfaturamız3milyardolarartışgösterdi . Tabii bu parayı vatandaş olarak hep birlikte ödeyeceğiz. Yakında akaryakıta hatırı sayılır zamlar gelirse, hiç şaşırmayın. İhracattaki tehlike sinyallerine dün değinmiştim. Sadeceihracatdeğil,içpiyasadadabirtakımsıkıntılarbaşladı.Örneğin,tekstildebüyükbirtalepdaralmasıvar. Düşük dolar kuru, ithalatı cazip kılıyor. Türkiye'de artık ithalat üretmekten çok daha karlı. Derim ki: "Önümüzdeki aylarda faizlerde ve döviz kurlarında da bir artış olacağı ihtimaline göre hesabınızı yapın." Türkiye'de yaşıyorsanız, dikkatli ve ihtiyatlı olacaksınız. 3büyüklerinaralardamaçyapmasınıyasaklayın,olsunbitsin!
"Şu okullar olmasa maarifi "(eğitimi) ne güzel idare ederdim" diyen zihniyet, sporda da kendisini gösterdi. İstanbulValisiMuammerGüler,3büyüklerinkendiaralarındayapacaklarımaçlaradeplasmantakımınıntaraftarınınalınmayacağınıaçıkladı. Bundan sonra, 3 büyükler derbi maçlarını sadece kendi taraftarı karşısında oynayacak. "Neden"dersiniz?Emniyet'inbaşıağrımasındiye. Çünkü devlet o maçlara gelen binbin 500 taraftarın güvenliğini bile sağlamaktan aciz de ondan. Neuğraşacaksınızböyleşeylerle.Yasaklarsınız,olurbiter. Futbol seyirciyle güzelmiş. İki tarafın seyircisi olmazsa işin heyecanı kaçarmış, bunların hepsi laf. Aslınabakarsanız,şuderbimaçlarıolmasa,statlardagüvenliğisağlamaknekadarkolayolurdu. Sahi, 3 büyüklerin kendi aralarında maç yapmasını niçin yasaklamıyorsunuz!
Feministler neredesiniz? Hep erkekleri suçlayan, her fırsatta kadınların ezildiğini, onlara fırsat verilmediğini savunan feministlerden, aşağıdaki konu hakkında yorum bekliyorum. Meclis'inkadınmilletvekilleri,geridekalanyasamadönemindehemenhemenhiçkonuşmamışlar. Komisyonlar ya da parti grupları adına hiç söz almamışlar. Hatta ve hatta yasa teklifleri bile hazırlamamışlar. Birikisi dışında, hiç soru önergesi vermemişler. Bumilletvekillerinin,kadınhaklarıkonusundadahiçbirgirişimiolmadı. "Kadınlar etkin görevlere gelse, dünya daha iyi olur" tezini savunan feministler, acaba bu manzaraya ne diyecek? Ne diyecekler! "Konuşturmadılar" diye, yine erkekleri suçlarlar. DİPNOT * Türkiye, 302 milyar dolarlık milli geliriyle, dünyanın 20'nci büyük ekonomisine sahip.