Yüksek Askeri Şura (YAŞ), önemli toplantısını yaptı. Yeni tayinler, terfiler hayırlı olsun. Toplantılarda neler konuşuldu bilinmez ama, terfiler ile ordudan uzaklaştırılan subaylar konusu öne çıkmışa benziyor. YAŞ üyelerinin Anıtkabir ziyaretinde, Sayın Erdoğan'ın özel deftere yazdığı anlamlı bir cümlesi var. Diyor ki: "Şura, demokratik hayata başarı getirsin." Demokratik hayatımızın Şubat 1997 örtülü darbesinden hala arındırılmamış olması, ülkemiz için bir noksanlıktır, eksikliktir. Bu özürlü demokrasi ile Avrupa Birliği'ne giremeyeceğimizi, en yetkili AB ağızları kapalıaçık bir şekilde bize söyleyip duruyorlar. 125.madde... Örtülü darbenin mimarları ortada yok, onların taşaronları da hemen hemen tarihe gömülmüş durumda, ama darbenin etkisi hala sürüyor. Demek ki yönetimde bir mukavemet var. Mukavemetin ortadan kaldırılmasında tavır çok önemli. Sayın Başbakan'ın eşi bütün ülkelerin devlet başkanları tarafından kabul görüyor ama, Çankaya'ya giremiyor. Garabetin böylesi görülmüş duyulmuş değil. Bu garabetin ortadan kaldırılması hükümete düşer. Hükümet çare yeridir, şikayet yeri değildir. Bundan önceki cumhurbaşkanlarının Köşk'te verdiği resepsiyonlarda "başı açık-kapalı" kavgası yoktu. Davetliler pekala başları örtülü olarak katılabiliyorlardı. Geçmişte kamusal alan yoktu. Şimdi mi kamusal alan ortaya çıktı ? Ak Parti iktidarı mazeret üretemez. Anayasayı değiştirecek gücü vardı. Halen de kendisinden ayrılmış milletvekillerinin desteği ile Anayasa'nın 125. maddesinin 2'nci fıkrasını ortadan kaldırılarak YAŞ kararlarının da yargıya açık olmasını sağlayabilirler. YAŞ kararlarına şehr düşmek, çıkar yol değildir. Yol tektir. O da Anayasa'daki 125. maddenin 2'nci fıkrasının iptalidir. Böyle bir düzenleme, aynı zamanda cumhurbaşkanının tek başına yaptığı tasarrufları da idari yargıya açacaktır.
Askervesiyaset Sayın Erdoğan dileklerini deftere yazdı güzel, şimdi o dilekleri gerçekleştirmek için gereken emirleri vermek, düzenlemeleri yapmak durumundadır. Tarihe baktığımızda, ordu kışlasında ise başarıdan başarıya koşmuş, kışladan dışarıya çıkmış ise yenilgi üzerine yenilgi almıştır. İttihat ve Terakki'nin asker kanadı, bizi gereksiz yere (sivillerin itirazına rağmen) I. Dünya Harbi'ne sokmuş, 500 bin evladımızın kaybına sebep olmuşlardır. Asker kafası, nosyonu ile siyasetin yürütülmesi mümkün değildir. Korkarım yine hem Kıbrıs'a ve hem de Avrupa Birliği'ne girişimizde "İstemezük" denilecek. Bu cümle tam 400 yıldır zaman zaman söyleniyor. Biz de ancak bir arpa boyu kadar ilerliyor, bizi geçenlerin arkasından bakakalıyoruz.
