Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 20 Temmuz 2005

Ecevit'le Kıbrıs...

Bugün 20 Temmuz. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 31. yıldönümü.
"Kıbrıs Fatihi" Bülent Ecevit'le adadaki son durumu konuştuk. Kıbrıs Barış Harekatı çok kritik bir dönemde gerçekleştirilmiş, Türkiye hem askeri zafer kazanmış, hem de diplomatik açıdan dünyanın fazla tepkisini çekmeme hünerini göstermişti.
Ecevit anlattı:
Yunanistan'da askeri darbe olup, adada durum karışınca İngiltere'ye gitmiş. İngiltere, adada Türkiye ve Yunanistan ile birlikte garantör.
İngiltere Başbakanı ve Dışişleri Bakanı'nın da aralarında bulunduğu heyetle Kıbrıs konuşuluyor. Ecevit, askeri harekatta kararlı. İngilizler sürekli dışarı çıkıp, geri dönüyor.
Bir süre sonra Ecevit'e bir öneri getiriyorlar:
"Konuşmalarımız hakkında Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na bilgi veriyoruz. Onlar da bu görüşmeye katılmak istiyor."
Ecevit kabul etmiyor.
"Onlar garantör değil. Bu toplantıya katılamazlar ama, isterlerse gelsinler, onlarla biz ayrıca konuşuruz" diyor.

***

Barış Harekatı'nın başladığı gün Amerika Dışişleri Bakanı Kissinger ile Ecevit arasında 16 kez telefon görüşmesi yapılıyor.
Ankara'da, Ecevit'in odasında da bir Amerikan heyeti var. Amaçları Türkiye'yi askeri harekattan vazgeçirmek.
"Kararlı mısınız?" diye soruyorlar Ecevit'e.
"Evet" diyor.
"Ne zaman?"
Saatine bakıyor Ecevit ve şunu söylüyor:
"Harekat şu anda başladı,"

***

Aradan uzun zaman geçti.
Türkiye, kendi elleriyle Kuzey Kıbrıs'ta bağımsız bir devlet kurdu. Şimdi bir taraftan o devleti başkalarının tanıması için çaba gösteriyoruz, diğer yandan yok olmasına sebep olabilecek zorlamalarla karşı karşıyayız.
Kıbrıs Rum Kesimi'ni "devlet" olarak tanımamız isteniyor ve Türkiye'nin bir ek protokolle bunu ilan etmesi bekleniyor.
Hükümet zor durumda.
Çünkü, geçmişte Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girişi sırasında Kıbrıs davasındaki "devlet politikası" ciddi tavizlerle sarsılmış. Rum Kesimi üyelik başvurusunu yaptığında dönemin Türk Hükümeti duyarsız kalmış.
Rum Kesimi üye devlet olarak AB'ye alınınca, adadaki durum iyice içinden çıkılmaz hale gelmiş. Şimdi tanımadığımız bir devlet, AB ile müzakere sürecinde Türkiye'yi "veto" yetkisine sahip. Gerçekten zor bir durum.

***

Hükümet, sözde "Ankara Anlaşması'nı genişleten", fiilen Rum Kesimi'ni devlet olarak tanımlamayı amaçlayan "ek protokolü" imzalarken, bir açıklama yapmak istiyor. Açıklamada "Kıbrıs Rum kesimini devlet olarak tanımadığını" ilan edecek. AB buna da karşı çıkıyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Ek protokole herhangi bir not düşmemize izin verilmiyor.
Türkiye ek protokolle eşzamanlı olarak bir basın toplantısı düzenleyip, "Bu imza tanıma anlamına gelmez" diyecek.
"Tanımıyormuş gibi" davranıp tanıyacağız. Ona dahi izin yok. Bunun tercümesi şudur:
"Rum devletini açık seçik tanıyacaksınız."

***

İşte bu çıkışsız durumda "Kıbrıs Fatihi" Bülent Ecevit'e soruyoruz "Ne olacak?" diye... Ecevit'e göre, Rum kesimi AB üyeliğine alınarak Kıbrıs meselesi içinden çıkılmaz hale getirildi.
Ecevit, ek protokol gibi ayrıntıları tartışmaya bile değer bulmuyor, reddediyor.
Kıbrıs Barış Harekatı'yla adada huzurun sağlandığını ve her iki tarafın da barış içinde yaşadığını söylüyor. Bir şeye daha dikkat çekiyor:
"Barış harekatından sonra hem Türkler, hem Rumlar'ın refah seviyesi arttı. Özellikle Rum kesimi Avrupa'nın yardımlarıyla ihya edildi. Türk kesiminde de refah düzeyi Türkiye'nin iki mislidir."
Demokrasi?
"Dünyanın en gelişmiş demokrasilerinden daha hoşgörülü bir ortam sağlandı."
"Huzur" deyince Ecevit, çok önemli bir izlenimini aktarıyor:
"Barış Harekatı'ndan hemen sonra Kıbrıs'a gitmiştim. Rumlar'ın boşalttığı birçok dükkanın, evin duvarlarında birbirlerine hakaret içeren dövizler asılıydı. Yani Yunan cuntası nedeniyle Rumlar da bölünmüş, kendi içinde kavgaya tutuşmuşlardı. Biz aynı zamanda onlara barış getirmiş olduk. Harekattan sonra iki taraf da huzur içinde yaşıyor."
Ecevit, adadaki sorunun 1974'te çözümlendiğini söylüyor.

***

Fazla zaman kalmadı.
Baskılar yoğunlaşıyor. AB ile müzakere için "ek protokol"ü imzalamak kaçınılmaz hale geliyor. Peki o zaman ne olacak?
Rum devletinin bayraklarını taşıyan gemiler limanlarımıza demirleyecek, uçaklar havaalanlarımıza inecek.
Bizim kurduğumuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti "devlet" olarak kalabilecek mi?
Hayır.
O halde, bugün 31. yıldönümünü kutladığımız Kıbrıs Zaferi'ni aslında kim kazanmış olacak?
GÜNCEL
Amaç Amaç kovmaksa!
1 yıldır TEAŞ'ta çalışan 6 aylık hamile kadın, askerliğini yapmadığı...
İnadına iyileşti!
Kavruluyoruz!
Her imama bir laptop
Kahreden kaza
Adliyede amca katiline kurşun
Oklavayla morarttı!
SPOR
Appiah Appiah imzaladı
Günlerdir süren sıkı pazarlık, mutlu bitti. Hakan Bilal Kutlualp ve...
Takviye şart
Gerets rahatsız
İşlem tamam
Ailton artık Karakartal
Basinas harekatı!
Kayserispor Ragıp'ı Aldı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Açık 30 C,Açık 21 C
ANKARA - Açık 27 C,Açık 16 C
IZMİR - Açık 37 C,Açık 20 C
ANTALYA - Açık 32 C,Açık 22 C
ADANA - Açık 31 C,Açık 25 C
EKONOMİ
IMKB E: 28.675,400 D:% 0,96
DOLAR S: 1,336 D:% 0,19
EURO S: 1,599 D:% -0,47
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu