Bugün "VeliefendiÇayırı'nda" yine şenlik var.. 1927'lerden beri koşulan Gazi Koşusu.. Koşuların, yani at yarışlarının en büyüğü.. Orası, o çayır, bugün panayırların en büyüğü.. Bugün bütün piknikler o hipodramda.. 30 yıl kadar olmalı, ben çayıra hiç uğramayalı.. Daha önceleri orada atlarla birlikte koştuğum ve hep nal topladığım çok olmuştur.. Hey gidi günler hey.. Şeref tirübünün bir köşesinde Necip Fazıl Kısakürek, öbür köşesinde Ümit Yaşar Oğuzcan.. Daha kimler ve kimler.. O çayıra aboneydim, abone.. Şimdileri bilmiyorum ama, o zamanlar Gazi Koşusu'na kıyafetli gelinirdi.. Kadınlar tuvaletli ve şapkalı, erkekler façayı yapmış bir hallerde.. Ve ahali.. Kırık dökük ama, Gazi Koşusu'nun şerefine çok coşkulu.. Yağmur.. Yafu o çayırda, bunca seneden sonra bir at hatırlarım.. "Yağmur" isimli bir Arap.. Bazen eşek, bazen sütçü beygiri ama, bazen de küheylan.. Bizler fanatikleriydik o atın.. 6 yarış koşar, hep sonuncu.. 7'nci koşuyu koşar, uzak ara birinci.. O zamanlar coşardık işte.. Geldiğinde 1 liraya 3040 lira verirdi ki şahane.. "Yağmur" bitişi geçtiğinde, şarkıya dururduk: "YağmurüstümevarsınyağsınacanımBenyağmurdan,kardandeğil,aşkındansırılsıklamım.." Hay Allah, nerelerden nerelere.. Hangi zamanlardan, bu zamanlara.. Gelelim sadade.. Bu at yarışlarındaki yalan, hayal, envai çeşit düş ve dahi erkek dedikodusu, uydurması aramakla bulunmaz şeylerdendir.. Benim şimdi anlattıklarım, eski zamanlardan kalma Veliefendi gözlemleridir.. Günümüzde de pek fazla değiştiklerini sanmam.. İmdi bir kerem, kadın olayı, İstanbul'da sadece bir yerde, Veliefendi Çayırı'nda öneminden yitirmekte ve at, o iklimde her halukarda hep avrattan önde gelmektedir.. Bu kentin bir dolu yerlerinde, rahat ve serbest hareket olanağı bulamayan kadın, Veliefendi Çayırı'nda.. Binlerce erkeğin arasında bir "gözatışı" na bile tutulmadan, serazad, gönlünce, bildiğince dolaşabilmekte, bildiğini işleyebilmektedir.. Bu yüzden adını aldığı kişi mezarında dört dönsün ama yine de bu mekanın, bu çayırın ve buradaki beygir taifesinin kadın-erkek ilişkilerinde oynadığı ve hatta AB'yi kıskandıracak olumlu ve gayetle uygar rol, katiyen inkar ve reddedilebilemez.. Amma velakin, eşekliği tuttuğundan, birinci geleceğine sonunculuğa yatan bir at yüzünden, evlerinde suskun bekleyen (Çokaradabirolsadaevlerdemucizevibirşekildesuskunbekleyenkadınlarvardır..) bir dolu avradın iki lugat dolusu argo lafı ve bir ton sopayı yediği çok görülmüş, çok işitilmiş şeylerdendir.. Alçakbeygir.. Sankim dün gibisinceymişcesine anımsıyorum.. Çok sağlam, ateş gibi bir tüyo (Tüyodemekgayetlesağlam,kesinkezdoğrubiristihbarat,haberalmademek..) almıştık.. O aldığımız tüyoyu, hem atın sahibine hemi de jokeyine onaylattık.. Atın sahibi olacak o sonradan görme deyyus, önce bir şeyler söylemek, öksürmek istemedi.. Sankim devlet sırrı verecek.. Sankim, Harun Reşid'in hazinelerini faş edecek yamuk.. Önce güldü (Songülüşüolası..), ardından çepeçevre etrafları kesti, dikizleniyor muyuz diye.. Tam casus filmiyiz.. Sonra güya hiç etrafa çaktırmadan, dudaklarının arasından tıslayarak konuştu.. - Benimatbuhaftabombagibi..Geceleyinayıptırsöylemesirüyalandı,culllupoldu,stresattı..Bu,uzakarayapıpbirincigelecekdemek..Nekadarparanızvarsabastırınamaetrafateklafetmeyin..Buiyiliğimi,delikanlılığımıdaunutmayın.. Jokey de, o parmak çocuk da aynen konuştu.. "Çakalarkamda,naltoplar..Üstündenatlargelirim.." dedi.. "Çakal.." dediği at, yarışın en birinciye favorisi oysa.. İyi mi? Erken hülyalanmalara başladık: "Arkadaşparayabak..Hipodromugötürdük.." diye sazanladık.. Ne anonim, ne limited, ne komandit değil ama, üç kişi bir şirket kurup bütün paramızı birleştirdik.. Cünküm şundan ki, birlikten kuvvet, kuvvetten de para doğar (Şimdilerdedeöyledeğilmi?) .. Sonra gişelere dağılıp, geceleyin rüyalanıp, cullup olan, rahatlayan, biraz önce da yakından kestiğimiz üzere, padokta içini boşaltıp hafifleyen atın üstüne yatırdık bütün servetimizi.. Yarışın başlamasıyla bitmesi bir oldu.. Bizim tuttuğumuz at (Atdeğilsucuklara,sosislere,pastırmalaragelesioalçakbeygir..), beşinci oldu.. Hepimizi yatırdı.. İki ya da üç hafta sonraydı sanırım.. Yine o şerefsiz atın sahibine sorduk: - Seninkinasıl? Cevapladı ki: - Sittiredin..Atdeğil,leş..Arabalıkzamanıgeldi,satacağım.. Yarış başladı bitti.. Biz de bittik.. Anası babası ölesi alçak hayvan, iki boy fark atarak birinci oldu.. İçimizden biri vahim bir fenalık geçirdi.. Acele üç duble rakı fondip ettirdik.. Kendine geldi.. Atı vurmaya gidecekti, zor mani olduk.. VeliefendibugünTelevole.. Yine o sağlam kaynaklardan birileri demişlerdi ki: "Herkesinfavoridiyebellediğiata,üçkovasuiçirdiler..Hayvanındeğilkoşacak,ayaktaduracakhallarıyok..Onagöre..Paranızısokağaatmayın.." Ula padokta seyre durmuştuk fukarayı.. Karnı şiş göbek ki, iki karış yere yakın.. Gözler kayık.. Gözler mahmur.. Sankim su değil, rakı içirmişler.. Üstüne bir kuruş bile oynamamıştık.. Ve gel gör ki koşup birinci gelmişti, o adi, o sıtmalı, sütçü beygiri kılıklı haysiyetsiz rezil.. Ve 1 liraya 50 mi 60 mı ne misli vermişti.. Güya iki kova su içirilmişti.. Yalan.. İşin gerçeği biz o gece iki kova rakı içmiştik, efkardan kurtlar gibi uluyaraktan..
***
Siz bu anlattıklarıma boşverin.. Bugün Veliefendi Hipodromu'nda essahtan bir şenlik var.. Gazi Koşusu koşulacak.. Ve atlar çok güzel yaratıklardır.. Bana sorarsanız, bugün pikniğe gidebileceğiniz en güzel yer Veliefendi Çayırı.. İlle bahis, 6'lı filan oynayacaksınız diye de bir şart yok.. Bence bu pazar gününün en büyük seyirliği Veliefendi'de.. Ha bu arada, heyecan bakımından söyleyeyim.. Gazi Koşusu'nu kazanan atın bu yılki ödülü 400 Bin YTL.. Ayrıyeten o çayır, bugün ne ünlülerle dolacak ne ünlülerle.. Bugün Velifendi, Televole..