Şoförler sahilde çok hızlı gidiyor İstanbul Sarıyer'de oturuyorum. Belediye otobüsü yolcusuyum. Her gün sahilden Eminönü'ne gidiyorum. Şoförlerimiz çok hızlı. Virajlara hızlı giriyorlar. Denize uçacağız diye korkuyorum. Yaşlı var. Genç var. Çoluk var. Çocuk var. Belediye otobüsüt şoförlerinin eğitilmesi lazım. Elbette hepsi aynı değil. Ama özellikle halk otobüslerinin şoförleri hızlı gidiyorlar. Hele yol açıksa, neredeyse adeta spor arabalarla yarışmaktalar. Ben şunu ifade ediyorum. Bir hız sınırı olmalı. Bu kontrol edilmeli. Belediyelerin müfettişleri yok mu? Burada kaza yaparlarsa bizim canımızın değerini kim verecek? Belediye mi bize tazminat verecek? Yazık günah değil mi? İstanbul gibi bir yerde böyle trafik kuralları dışında hareket edilmesi şaşırtıcı. Tüm otobüs şoförlerinin kontrol edilmesi, gerekirse eğitimden geçirilmeleri şart. Bir de psikolojik tedavi gördüğünü bildiğimiz şoförler var. Bu insanların çoğu şu anda belki de otobüs kullanıyorlar. Kimseyi boş yere suçlamak istemiyorum. Kimsenin günahını almayalım. Onların da mesleği zor. Üç kuruşa direksiyon sallıyorlar. Ben bu insanların ekonomik durumlarının da düzeltilmesini istiyorum. (Ayşe Akkurt)
'ULAŞIM İŞKENCE OLUYOR' ANKARA Eryaman'dan yazıyorum. Otobüslerimiz ve minübüslerimiz yetersiz. Sabah saatlerinde sırkıntılar çekiyoruz. Millet üst üste 40 kilometre yol gidiyor. Yaz günlerinde terleyen oluyor. Ter kokuları içinde yolculuk yapıyoruz. Bize biraz daha minübüs versinler. Belediye otobüslerimizi artırsınlar. Yetkililer lütfen sesimizi duyun. (Altan Sağlar)
'Hipodrom çöplük mü?' Ben bir yarışseverim. At yarışı sadece bir oyun değildir. Bir kültürdür. Eskiden at yarışları, bir panayır havasında yapılırdı. Ailemizi alır giderdik. Piknik yapardık. Orada eşle dostla sohbetler ederdik. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de at sporuna önem veren bir insandı. Özellikle, Gazi Koşusu'nun yapılacağı gün bu şikayetimi yayınlamanızı istiyorum. Şimdi Veliefendi Hipodromu'nda insanlar kuponlarını, gazeteleri yerlere atıyorlar. İçeriye alkollü içki getirip bunların şişelerini atıyorlar. Oysa biz buraları çok temiz tutmalıyız. At sporlarını sadece basit bir oyun olarak görmeyelim. (Tarkan H. Gongu)
'KAPKAÇ NE ZAMAN BİTECEK?' İSTANBUL Taksim'de kapkaç olayı yaşadım. Ben bir bayanım. Kitap almak ve bir kafede çay içmek için Taksim'e gidiyorum. Bir bayanın tek başına gezmeye hakkı yok mu? İstiklal Caddesi'nin tam göbeğinde, 2 çocuk çantamı alarak kaçtı. Allah'tan çantamda para ya da cüzdanım yoktu. Turizm sezonundayız. Önlemlerin artırılması lazım. (Ayla Bostancı)
'Hani korsan kalkmıştı!' Geçenlerde korsan kaset ve kitaplarla ilgili bir yasa çıkmıştı. Hapis cezaları getirilmişti. Ne oldu? Bir süre gerçekten de sağda solda satış yapanları görmedik. Ama şimdi yine şehrin göbeğinde korsan kaset, CD ve kitap satanlar var. Bunlara kimse bir şey demiyor. İnsanlar başkalarının sırtından para kazanıyorlar. Bu paraların da yeraltı dünyasına gittiği söyleniyor. Batı'da korsan diye bir şey yok. Biz neden korsana bir türlü mani olamıyoruz? Ülkemizde neden kurallar, yasalar uygulanamıyor? (Tacettin Varlı)
BİR CÜMLEYLE ÜSKÜDAR'da Üstbostancı-Üsküdar durağına giden yol çok karanlık. Işıklandırılmasını istiyoruz. (Nermin Taşdelen) KÜÇÜKÇEKMECE'de gece Ziraat Bankası'ndan emekli maaşı çekerken korkuyoruz. Önlem alınmalı. (Haydar L.)