Eski hayal çocuklarıydık, bulutlara binerek dizginlerdik kendimizi. Tahta at alacak paramız yoktu, kumdan şatolarımız vardı, gerçeğin dalgaları bile yıkamazdı onları. Gönlümüzdeki yaraları kimse bilmezdi. Bayramlarda mendil uzatılırdı, harçlık niyetine. İki gözümüz iki eylül olurdu da, hiçbir çocuk mendile sevinmezdi.
***
Otuzbeşeydi bakla, yasakla büyümek, her çocuğun rıza gösterdiği bir şey değildi. Düşlere girip çıkardık, bazen uykuya dalardık. Bazı analar vardı, eşek sudan gelinceye kadar döverdi oğullarını. Eşek sudan gelmezdi, çocuk ölürdü. Tırnağımız etimizden sökülürdü.
***
Pencere önünde süslenirdi kızlar, erkeklere bakıp saçlarını tarardı. Mahalleyi sivrisinek sarardı, sazını alan gelirdi. Kemansız çingeneler vardı, bakır kapları kalaylardı. Mahallenin yemekleri altın tepside... Domatesin çekirdeği kırmızıydı, hormonsuz. Kırmızı giyen donsuz çocukları kartal kapar diye, ablalar camdan bakardı. Her yağmurda Arap kızı olurdu hepsi de..
***
İki resim arasındaki 7 farkı şıp diye bulurduk. Başbakan'la Cumhurbaşkanı arasında harika bir uyum vardı. Sol anahtarı o zaman da hain damgası yemişti, kuşkunuz olmasın. Muteber ailelere cennetti ülke, her şey dahil. Bu kadar taksit yoktu, herkes ödünç aldıklarını geri verirdi. Allah'a tapardı insanlar, paraya değil.
***
Büyükler, yanaklarından makas alırdı çocukların, ev kadınları genellikle terzi olurdu. Tellerin üzerinde uyurdu cambazlar, düşenin dostu olmak gelenekseldi. O zaman da sefalet vardı yalan değil. Çocukları hayır olsun diye okuturdu parası olanlar, tarikat yuvalarında Atatürk düşmanı olsun diye değil.
***
Türkiye artık berbat bir düzende... Sarmaşıklar bile sarılmıyor birbirine... Bir türban meselesi, ne sevgi bıraktı insanlarda, ne ülke bütünlüğü... Ne gelenek, ne kurumlara saygı... Bu gururu birileri apolet yapsın kendine.