Geçen gecelerden birinde, olmazca bir şey ama "Benim17yaşım" çat kapı geliverdi viran olası haneme.. Benim kendi belalarım kendime yetmezcesine.. Okulların tatile girdiği geceydi sanırım.. Dışarıda haddini aşmış bir Haziran yağmuru ve "Benim17yaşım".. Kahır defterime yeni satırlar.. Size de olur mu hiç? "Kaybolanyıllarınız" gelip yanınıza, yamacınıza sokulurlar mı? Hüzünlerinize hüzünler katarlar mı? 15-16'lardan yeni kurtulmuş, 18'e bir adım kalmış o 17 yaş.. Dışarıda gümbür gümbür bir Haziran gecesi, gidimli gelimli bir yağmur ve 17 yaşım ile ben.. Sezen Aksu'nun kulakları çınlasın "KaybolanYıllar", yalvarmaya, yakarmaya gereksinim duymadan, bazen kimseler vermeseler de, kendiliklerinden geri gelirler.. Düş gibi, hayal gibi, malihülya gibi olsalar da, bazı bazı gelirler işte.. Ve bana sıkça gelmeye başladılar üstüne üstlük son zamanlarda.. Üç-beş gün önceki o yağmur, şimşek, gökgürültüsü geceyi, "17yaşımla" birlikte geçirdim.. Sabah olduğunda, 17 yaşım yine kaşla göz arasında uçup gitmişti.. Böyle ansızın gelip gitmesi boşuna değildi.. Benim 17 yaşım, özlemin, özlemenin ne olduğunu biliyordu.. Ve ona nasıl hasretlik çektiğimi, özlediğimi de biliyordu hani.. 17yaştürbülansları.. O, 17 yaşım gelip yanı başıma iliştiğinde.. Hatta iç içe geçtiğimizde söyleyeceklerim ne bir sitem, ne de tariz günümüzün aşku sevdalarına ama şimdilerde alay konusu edilen, bahçesinde ebruli hanımeli açan, yeşil pancurlu bir evin hasretliğinde bir yeni yetmeydi işte.. Şimdi benim o 17 yaşım, bir yeni baştan anımsattı yine, ahh ne kadar sevgiye açılmaya hazır yelkenlilerdik o yaşımızda.. Aşkı keşfettiğimiz o mucize yıllar.. Çocukluktan ilk gençliğe sıçramaya hazırlandığımız, ama gerçekte daha yarım akıllarımızla, her fırtınaya karşı koyabilecek, hep pupa yelken seyretmeyi göze alabilecek, kah kaplan, kah güvercin yüreklerimizle biz o 17 yaş çocukları.. Şimdi artık bilmekteyim ki, en güzel, en saf, en duru, en acı, en tatlı en dorukta sevgiler, tarifi mümkünsüz coşkular, o yaşlarda vardırlar.. Hiç olmasalar bile, içten içe hep vardırlar 17'li yaşlarda.. Ben iyi bilirim, şimdi yanımda oturan şu 17 yaşımın, kalbinin olduğunu ilk o zamanlar farkettiğini.. Cinselliğin kıyısından bile geçmediği, sadece kalp atışlarında, el avuç terlemelerinde, ses titremelerinde öne çıkan, baştan sona hep heyecan, bir sevgiye odaklanmış, 17 yaş türbülansları.. "Benim17yaşım" hallarımı ve yani gelecekteki kendi hallarını gördükten sonra bir suskunluğa girdi.. Oysa eli mecbur, beni yaşayacak, ben gibi olacak sonuçta.. Vah yazık benim 17 yaşıma.. Hadi ben bir şeyler anlatayım o benim 17 yaşımdan.. Üç-beş saniyelik bir göz göze gelişte, üçbeş dakikalık bir yan yana yürüyüşte, onunla, gönlünün sultanı ilan ettiğin kızla, sankim Kaf Dağı'na tırmanmak, Babil'in Asma Bahçeleri'nde keyif sürmek, Ay Dede'ye salıncak kurmak gibi bir şeydi o 17'li yaşlarda.. Dünya bu kadar mankenleşmemişti, artistliğe soyunmamıştı, orospuluklar, godoşluklar, yalanlar, dolanlar başköşelere oturtulmamıştı.. İstanbul bu kadar gaspa, ırza tasaddiye, kapkaça, yağmaya, talana uğramamıştı.. Ne kadar "Çürük" varsa mostralara oturtulmamıştı.. Varsa,yoksaSevim.. Evet o 17'li yaşlar.. O heyecanlanmalar, o allabros kesilmiş saçları limon sularıyla bir biçime getirmek için verilen uğraşlar.. Top oynamaktan iyiden iyiye yıpranmış fotinlerin çeşmelerde temizlenmesi ve okula gidecek otobüs ya da tramvayı durakta beklerken, "SEVİM'igöreceksin" diye içine gelip oturan o tonlarca ağırlıktaki telaş.. O el terlemeleri, o iç kısımlarının zangır zangır titremelere durmaları, o fena halde bozgunluk halları.. Ah o benim 17 yaşım.. O sersem sepelek haller.. O damarlarındaki kanın bir başka tür akması.. Hele başında beresi, koltuğunun altında kitapları, bir gülmeyiversin SEVİM.. Dünya, benim 17 yaşımın ayaklarının altında bir pinpon topu.. Öyle bir coşkuya dayanabilmek için benim 17 yaşım olmak gerekli.. Sonra tarih dersinde SEVİM.. Cebirde, geometride, fizikte, kimyada, coğrafyanın bütün iklimlerinde o.. Bütün dersler SEVİM, bütün dünya SEVİM.. Çiçeğe durmaya hazırlanan bütün ağaçlar, serçeler, güvercinler, kırlangıç kuşları.. Börtüböcek, deniz, su, hava hep SEVİM.. Sinemalardaki Tarzan'lar, Baytekin'ler, Lorel Hardi'ler, Gungadin'ler, Aşkın Gözyaşları, bütün beyaz perdeler hepsi SEVİM.. Yafu Fenerbahçe bile SEVİM.. 17'li yaşlarda, liseli çocuklarda, isimleri değişik de olsa hep bir SEVİM vardı o zamanlar.. 17 yaşıma bakarken anımsadım ki.. Ben geceleri evde "Ders" diye SEVİM'i çalışırdım.. "Su" diye SEVİM'i içerdim içim yandığında.. Yağmur camlarda tıkır tıkır ederken "SEVİM" dendir derdim.. "SEVİM'iseviyorum" diye biçimlenir, şekillenir, güzelleşirdim.. "Ellerinibirtutsam" diye ölür ölür dirilirdim.. Babam, o suskun, şişmiş, pişmiş şekillerime bağırıp çağırdığında anam kadın o iştahsız hallarıma dellenip kıyametleri kopardığında hiç umursamazdım.. Yani o benim 17 yaşım.. SEVİM soluklanırdı, SEVİM yaşardı, yaşardık.. Ben ve 17 yaşım.. Sevgi, sevgiyi çağırır.. Sevgi sevgi ile buluşmak ister eğer varsa.. Ben tanığımdır.. Hele şimdiki zamanlara hiç benzemeyen, benim 17 yaşlarımdaki sevgiler, karşılıksız alınıp verilen bir şeylerdi.. Benim şimdi yanımda oturan 17 yaşımın ilk ölümü o SEVİM'in elini tuttuğunda olmuştu anımsadığımca.. Onun yüzündeki pembenin kırmızıya kestiği o anlatılabilemez telaşı gördüğünde.. Ve de yeni baştan bir daha güzel dirilişi de.. Hele o 17 yaşımın SEVİM'e söylediklerinin, kızı zümrüt zümrüt ağlatması.. Gece evde bütün bilmediğim şarkıları söylemiştim.. Yani 17 yaşım söylemişti.. Bütün bildiğim şiirleri söylemiştim.. SEVİM'in yemyeşil gözlerini alıp, sarmaş dolaş edip uyumuştum.. Baştan sona içlerinden hep SEVİM geçen rüyalar görerek.. Ve o günlerde bana, "Güzelliğitanımla,nasılbirşeydirgüzellik?" dediklerinde "SEVİM'dir" derdim.. Sevgi dolu bir güzelliğim adını "SEVİM" koymuş bir 17 yaş.. Bütün aşklar değil belki ama, çok büyük kısmı ölümlüdür.. Hemi de çabuk ölümlü.. Ama sevgiler değil.. Çocuklar 17'li yaşlarda aşktan çok sevgiyi bilirler.. Ben büyüyüp saflığımı yitirdikten sonra nice kadınlar sevdim ya da öyle sandım.. Ama SEVİM başka, bambaşkaydı.. O bahsini ettiğim gecede, bana konukluğa gelen 17 yaşımın, en büyük güzellemesiydi.. Deponuza sevgi koyarsanız, arabanız sizi uzun götürür.. Çok yol götürür..
***
17 yaşım bir gece vakti nasıl sessiz sedasız geldiyse, öyle de gitmeseydi, üç-beş kelam edecektim ona.. - Ahabakişteöyleolacaksın..Benolacaksın..SEVİM'lerinkıymetinibil..Veunutmaaşklargeçici,sevgiler,sevilerdirkalıcıolanlar..Hadibirdahagözükmebana..Yadagözükecekseneğer,benidealyanına..Haniseningibi17yaşlarıma..Birliktekağıthelvayer,demirhindişerbetleriiçeriz..ŞerefStadı'ndamaçabilegideriz..Birdeeğerrastgelirse,SEVİM.. Hani şairin dediğince: "AlgetirilksevgiliyiBeşiktaş'tan Yaşamakistiyorumgençliğimiyenibaştan."
***
Hadi benim 17 yaşım.. Sana da bana da geçmiş ola.. Artık SEVİM'ler yok..