Kalemi aşk kağıdında dans eden genç yazarımız, içinizi titretecek, gönül fırtınalarınıza sakin bir liman olacak...
***
Aşk çocuğu KAAN
Beni unutma Dün gece şehrin ışıkları yanarken, ben de yanıyordum. Seni yaz tatilinde benden uzaklaştıran gerçeklere nasıl dayanacağımı düşündüm. İki ay. İki koca ay... 60 gün. Bilmem kaç saniye... Bana aşk şarkıları yazdıran duyguları, telefonunun mesaj kutusuna sığdırabileceğimi mi sanıyorsun? Bendeki özlemlerin bir kutuya sığacak kadar küçüleceğini mi düşünüyorsun yoksa? Bütün gece sokaklarda dolandım durdum. Pencerenin önünden geçtim, büyük bir ihtimalle uyuyordun. Yastığındaki kokunu içime çektim. Utanmasam, küçük çocuklar gibi darılacaktım sana. "Oralarda ne işin var! Diye mesaj çekecektim. Kıyamadım. Koca bir yıl derslerinle nasıl yoğunlaştığını ve yorulduğunu biliyorum. O tatili ne kadar hak ettiğini de... Ayrılıkların, aslında sevdaları büyütmek için yaratılmış oyunlar olduğunu söylerdim sana ama iş başa düşünce, pek öyle olmuyor. Çektirdiğin resimleri gönder. Hasretini, kokunu, bir tutam saçını gönder. Yıllar önce olduğu gibi, mektuplar yaz bana. Blucinlerine adımı yaz. Güneş batarken sevdiğim şarkıları söyle. Hiçbir güzellik beni unutturmasın sana. Bana gelen kestirme yolların haritasını gönderiyorum sana. Olur da, bir gece kaçıp gelirsin. Olur da sende de dayanılmaz olur hasret. Bodrum orasıysa... İstanbul burası... "Neden bu kadar üzülüyorsun, iki ay çabuk geçer" deme... Geçmez! Sen de biliyorsun ki, bendeki gönül yarası, başkalarının yarasına benzemez.