Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 25 Mayıs 2005

İşte öyle bir yer..

"Gaziantep'in Sarıkaya Köyü'nde, 17 yaşındaki Gülbahar Polat, kendisinden 2 yaş büyük amcasının oğlu Mustafa'ya aşık oldu. Ancak, evlenmelerine aileleri izin vermedi. Gülbahar dün kardeşleri Hatice (9), Recep (7) ve Fatih'i (6) alıp, Mustafa'yla köyün üzerindeki kayalığa çıktı, sonra 'Kimse bakmaz' diye önce kardeşlerini uçurumdan attı, ardından da sevgilisiyle el ele ölüme atladı."
Dünkü gazeteler

Zamanlardan bir eski zamanlardı..
Van ile Hakkari'nin oralarda, tam orta yerlerde, Zap Suyu'nun aktığı o havalide, biraz yükseklerde, gecenin bir saatinde, toprağa yatardım.. Uyumaya yatardım.. Yeşile yatardım.. Çayıra, çimene, o en güzel yatağa yatardım.. Tepemde yıldız tarlası bir gökyüzü.. Bir şehrayin.. Bir ateş böcekleri şöleni.. Ve o yıldızlar üstüme üstüme gelirlerdi.. O kadar yakınıma sokulurlardı ki akla zarar bir haller..
Ellerimi uzatsam, çokçasını avuçlayacakmışçasına.. Alıp onları çocukluğumun mileleri, misketleri gibi ceplerime doldurmacasına..
Zap Suyu'nun oralarda, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerlerde.. Çalıştığım gazete, Zap'ın üstüne bir köprü yaptırıyordu o yüzden.. Heykeltraş rahmetli Kuzgun ile bir çadırı paylaşırdım.. Ama ben geceleri çıkar toprağa yatardım; yeşile, çimene.. Yıldızlı gökyüzünü üstüme çekerdim örtü niyetine.. Onlarla, "Yıldız Savaşları" değil, acayip merak dolu, korkutucu, ürkütücü yalnızlıklar yaşardım..
Ve ben zannımca, kanımca ilk oralarda düşünmeye başladım, o yıldızların altında, o yeşilin üstünde
"Bir yer olmalı.." diye..
"Bir yer ki çok bambaşka.."
Zap Suyu'nun, o çığlık çığlığa, ürkütücü bir şekilde bağıra çağıra, feryat ede ede akışını dinlerken, yıldızlara takılıp, "Bir yer olmalı.." diye takardım kafama..
"Muhakkak bir yer olmalı.." O takış, bu takış..
Çok uzun yıllar geçti aradan.. Ama ben hala ve hele hele şimdilerde yine aynı aynı sözcükleri sayıklamaktayım durup durduk yerlerde.. "Bir yer olmalı.." diye.. Artık orası neresiyse..

Başka
türlü bir yer..
Çocukların ana rahminden çıkarken ağlamaklı değil gülmeli oldukları, süt emerken ara verdiklerinde şarkı söyledikleri.. Bütün evlerin ön bahçelerinin, balkonlarının, teraslarının çiçeklerle güzellendikleri, mislendikleri.. Kırlangıç kuşlarının istedikleri yerlere yuva yapmalarına izin verildiği.. Ebemkuşaklarının renklerine renk kattıkları.. Kedilerle köpeklerin bile kavgalı olmadıkları.. Yalnızlıkların, bırakılmaların, bırakmaların yasak edildiği bir yer.. Hüzün çiçeklerinin açmasına bağış vermeyen bir coğrafya..
Gün boyu hep sevecen bir güneş, masmavi bir gökyüzü.. Geceleri testekerlek bir ay ve onun altında sevdalılar, sevdalanmalar.. Gözlerinin ta içlerinde sevginin en doruğu delikanlılarla, boyunlarında hanımellerinden yapılmış mis kokulu gerdanlıklar takınmış yaman güzel genç kızlar..
Ekmeğin, ekmek gibi koktuğu, imaretlerde çoluk çocuk insanların iki kap yemek yemek için kuyruklara girmedikleri.. Sokaklarında şarkılar, şiirler söyledikleri, birbirlerinin gözlerinin içine gülerek sokuldukları, dertlerden, gamlardan, kasvetlerden ırak yaşadıkları, yalan dolanı olmayan bir yer.. "Öyle bir yer olmalı.."
Yokluğa, yoksulluğa rastlanmayan bir yer..

***

Süreç içinde, o "eski zamanlar" bazı bazı gelip kapınızı çalıyorlar.. Geceleri sizinle birlikte yatağa giriyorlar.. Yorganı üstünüze çekiyor, uykulara sarılıyorsunuz ve o eski zamanlar hep rüyalarınıza, rüyalara sokuluyorlar..

Bir
yer..
8-9 yaşlarında olmalıydım.. Marmaris'teydik.. Kabasanın (Marmaris o zamanlar, köy irisi bir kasabaydı..) biraz dışında, tanıdığım bir ağaç vardı.. Çocuk canım biraz sıkıldıkça, gidip altına oturduğum, sırtımı dayadığım.. Yapayalnız bir okaliptüstü anımsadığımca.. Arka taraflar bağ bahçe.. Tekmili birden narenciye.. Portakallar, mandalinalar, turunçlar.. O ağaç tek başına, bir başına.. Bazı bazı altına uzanır, iki karış ötedeki denizin ve hep aheste beste dalgaların sesini dinlerdim.. At kuyruğu kıllarından yapılmış misinam ve çiğnenmiş ekmek topağım, her daim yanımda bulunurdu.. Balığımı da tutardım hani.. Kocaman kocaman kefaller, arada bir çipuralar.. Şimdi işte o günler rüyalarıma düştüklerinde, yine "Bir yer olmalı.."
diye sayıklıyorum.. "Muhakkak bir yer olmalı.."
Ne internetler, ne bilgisayarlar, ne televizyon.. Bir evin arka bahçesinde domatesler, biberler, patlıcanlar, bamyalar.. Kümeslerde tavuklar.. Küçük bir gölette ördekler, kazlar.. Dut, erik, kiraz ağaçları.. Denizin mavisi ile toprağın yeşilinin sarmaş dolaş olmaları.. Etraf her tür çiçekten geçilmemeli.. Ne ekzoz gazı, ne otomobil kornası, ne hır, ne gür.. Ne yalan, ne dolan..
Kabak çiçeklerinden dolmalar yapılmalı.. Çocuklar hep öpülüp koklanmalı, üzerlerine titrenmeli..
Paradan önce onur gelmeli.. Geceleri kadınerkek sarmaş dolaş olduğunda, o hamurun içinde en çok sevgi, şefkat, güven olmalı.. Açlık, açıktalık bitmeli.. Kimse kendisini yalnız, biçare, aciz hissetmemeli.. Yalnızlık, prangaya vurulmalı.. Ağlamak yasak edilmeli.. Öyle bir yer olmalı..
Şimdiki derde düştüğümden bu yana, bütün rüyalarımı güzel tutmak için elimden geleni yapıyorum.. Ama "Gerçek.." dediğimiz o şey başka.. Çoğu zaman acımasız ve zalim..
Artık, papatyalarla gelinciklerin sarmaş dolaş oldukları kırlar da pek yok..
Ölüm bile kendi bildiğince değil, başkalarının elleriyle geliyor.. İnsan, insanın Azrail'i oldu.. Günümüzde yaşam, türlüçeşitli mayın tarlalarıyla dolu.. Boğaz boğaza bir insanoğlu..
Ama muhakkak bir yer olmalı.. Düşlerimizde bile olsa, öyle bir yer olmalı.. Korkusuz, çekincesiz, asude bir bahar ülkesi ve orada açan sarmaşık gülleri arasında dostça, kardeşçe huzur içinde bir yer olmalı..
Ve oraya gidilmeli.. Ama heyhat.. Doğruyu, olup olacak şeyi Yunanlı ozan Kavafis söylüyor.. İşin gerçeği onun dizeleri:
"Dedin:
'Başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır nereye kalkışsam,
Ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi,
Nereye baksam,
Hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma.
Yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım.'

Yeni ülkeler bulamayacaksın,
Başka denizler bulamayacaksın.
Bu kent peşini bırakmayacak.
Aynı sokaklarda dolaşacaksın,
Aynı mahallede yaşlanacaksın,
Aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer.
Bir başkasını umma."

***

Gitmesek de, gidemesek de yine öyle bir yer olmalı.. Çocukların uçurumlara atılıp, artlarından büyüklerin de atlamadıkları bir yer.. Mutlaka öyle bir yer olmalı..
Fax : 0212 2815840
GÜNCEL
Bunu Bunu yapan insan olamaz Vahşet
4 yaşındaki çocuk, vücudunda sigara söndürülmüş, feci şekilde...
N'olur öldürmeyin
Utanç savunması!
Ölüm ona yakışmadı
Kara çarşaf giyerek çeteye...
Polis olmak istiyordu serseri...
Havuç ye, unutkan olma!
SPOR
Veda Veda sinyali
Alman hoca, "Tercihim F.Bahçe. Ama alternatiflerim de hazır. 2006...
Müthiş bir duygu
Gemileri yaktı
Kartal'dan finale pençe: 83-77
Kahraman Fatih
Sambacı Amoroso Beşiktaş...
Galatasaray'da kıyım başlıyor!
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Par. Bul. 22 C,Par. Bul. 15 C
ANKARA - Fırtına 23 C,Par. Bul. 8 C
IZMİR - Par. Bul. 27 C,Par. Bul. 13 C
ANTALYA - Par. Bul. 25 C,Par. Bul. 16 C
ADANA - Par. Bul. 25 C,Par. Bul. 17 C
EKONOMİ
IMKB E: 24.140,930 D:% -0,77
DOLAR S: 1,390 D:% 0,25
EURO S: 1,750 D:% 0,43
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu