Ayakkabılarının arkasına basardı erkekler, karıncayı bile incitmezdi. "Bitirim" derlerdi onlara, kendilerine çürürlerdi, başkalarına zarar vermektense. Hasmıyla el sıkışmak bile delikanlılıktandı, dosta kalleşlik etmek ne kelime. O zamanlar da tahriğe açıktı delikanlılık, ama dolduruşa getirmek kolay değildi bıçkınları. O bıçkınlar ki, ilkokul diploması bile yok ama hepsi de hayat mektebinin mezunları. Herkes insan sarrafıydı, iti kopuğu gözünden tanırdı. SadriAlışık o zamanlar yürek heykeli, herkes SadriAlışık ... Mahalleli bir yanlış yapmaya kalksa, kendinden utanırdı.
***
Köprü altında içen adamları vardı bu şehrin. Geceleri bardaklarına yıldızları doldururlardı. Başkalarını okumaktan kendilerini unuturlardı çok zaman. Bir sünger gibi emerlerdi, kendi ömürlerini. Hiçbir partiye oy vermezlerdi, çocukların günahına girmemek için. Hepsi de geceleri tek tabanca, hiçbiri silah kullanmazdı. İntihar mektupları bırakırlardı, oturdukları taşın altına. Öldüklerinde bile, yüzükleri parmaklarından çıkmazdı.
***
Dünya barışına imzaydı, onların mahallelere attıkları imza. Asayiş onlarla berkemaldi, bakmayın "Bitirim" denildiğine. Kan kusarlardı da, "Kızılcık şerbeti içtik" derlerdi. Hiçbirinin, "Neredebudevlet,açız!" diye haykırdığı görülmüş değildi. Her birinin çocuğu su sattı, simit sattı ama kendisini satmadı. Onlar sadece saygının karşısında eğildi.
***
"Müebbetsevda" diye bir gerçek vardı, şimdiki züppelerin asla hissedemeyeceği. Kül olacak kadar yanardı erkekler, bazen ne gemiler yanardı. Siyah beyazdı bütün filmleri. Ömürleri, dolu dizgin ama acımazca geçti. Delikanlılığını kaybettikten sonradır, bu ülkenin bu hale gelmesi. Ülkemiz tarihinin en namussuz dönemini yaşıyor. Şimdiki delikanlılar kadın satıyor, uyuşturucu satıyor, vatan satıyor. Unutkan bir tarihimiz var. Oysa isimsiz mezarlarda, ne yiğitler yatıyor.