Ekonominin iyiye gittiği bir dönemde suç oranında patlama olması, gerçekten de kolay açıklanır bir olay değil. Bu olayı kimi işsizlikle, kimi de iç göçlerle açıklamaya çalışıyor. İyi güzel de, bu sorunlarla Türkiye yeni mi karşılaşıyor? Daha önce işsizlik yok muydu? Göç yok muydu? İşi eğitimsizliğe kadar götürenler de var. Sanki son bir yılda eğitim sistemi birden çöktü. Binlerce, çocuk, genç okulu bıraktı!! Kimseağzındakilafıeveleyipgevelemesin. Çıkartsın ağzındaki baklayı. Aklına geleni kelimelere döksün. Ve düşündüğü şu soruyu sorsun: Suç oranında AKP iktidarı döneminde bir patlama olması, acaba bir rastlantı mı? Yoksa bu patlamada, Emniyet ve valililiklerde yapılan yanlış atamaların etkisi olabilir mi? Şimdi bazıları hemen ayağa kalkacak. "Hayırolamaz.Böylebiriddiayalandır!" gibi tepkiler gösterecektir. Peki o zaman ben de soruyorum: Öyleyse, suç oranları niçin valisi ve emniyet müdürü en fazla değiştirilen illerde arttı? Ya da soruyu şöyle sorayım: Niçinpolisbölgelerindeişlenensuçlardadahafazlaartışoldu.Üstelikfailimeçhulolaylarınsayısıdaarttı? İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, çeşitli bahaneler bulmadan önce bu soruların yanıtlarını düşünse, daha gerçekçi olmaz mı? Ben diğer illeri bilmem. Ancak yaşadığım kentteki kötüye gidişin bizzat tanığıyım. Ne zaman ki, İstanbul Emniyeti'nde ve Valilik'te değişiklikler yapıldı, kentteki suç oranı arttı. Suçlararttığıgibifaillerdeyakalanamazoldu. İstanbullu kapkaç ve hırsızlık olaylarından "İllallah!" dedi. İnsanlarımız hava karardığında sokağa çıkmaktan korkmaya başladılar. Gerçi, kimse gündüz saatlerinde de güvencede değil ya. Bence hükümet bu konuyu hiç kompleks yapmamalı. Hiçbir önyargıya kapılmadan, araştırmalı. Acaba,suçoranlarınınartmasındakendielleriyleatadıklarınınbirkusuruvarmı? Varsa neler? Belki de yoktur. Ancak, olayın tam teşhisini koymadan tedavisi de mümkün olmayacaktır. Emniyet'i, polisi bilenler, bana bu işte atama kusurlarının olduğunu fısıldıyorlar. Bazı makamlara yetersiz kişilerin getirildiğini öne sürüyorlar. Bu iddialar sadece üst kademeler için değil, alt birimler için de geçerli. Bir araştırılsa...
***
Cumhurbaşkanı yalnız değil
Kimi "aklı evveller", Cumhurbaşkanı Sezer'in Suriye'ye yapacağı ziyareti ertelememesini anlayamıyor. Onlaragöre,ABDistemediğinegöreSezerdeSuriye'yegitmemeli. Bunlar sanıyorlar ki, Cumhurbaşkanı, Suriye'ye gitme kararını tek başına veriyor. Hayır öyle değil. Bu bir devlet politikası. Hükümet'ten Dışişleri'ne, Genelkurmay'a kadar, bu kararda herkesi payı var. " Bukararhükümetizordurumdabırakır " diyenler, daha bu gerçeği bile bilmiyorlar. "Amerika'nın sesi" olmak biraz da cehalet gerektiriyor demek ki.
Eğer ülke olarak okula gitsek, hal ve gidiş dersinden resmen sınıfta kalacakmışız. Ahlakgibiçokönemlibirderstenzayıfalacakmışız. Uluslararası Saydamlık Örgütü'nün "2005 Küresel Yolsuzluk" konulu raporunda, durumumuz böyle gösterildi. Raporagöre,yolsuzlukkonusundadünyada77'nciyiz. İlk bakışta fena değil gibi görünüyor ama, aldığımız not 10 üzerinden sadece 3.2. Bunot,Türkiye'deyolsuzluklarınhalasürdüğüanlamınageliyor. Üstelik notumuz son 1 yılda hiç yükselmemiş. Demekki,yolsuzluklamücadelekonusundaülkemizdeson1yıldahiçbirilerlemekaydedilmemiş. Aslında, mahkemelere verilenler var. Yüce Divan'da yargılananlar var. Ancak, henüz davalardan bir sonuç alınamadı. Bizimgibiahlakaçokönemverenbirtoplumunbukonudazayıfnotolması,kolayhazmedilecekbirolaydeğil.
***
DİPNOT Türkiye'de geçen yıl, polis bölgelerinde 2 bin 700 cinayet işlendi.