Futbolun kalbini ezen, "oğlançocuğugibi" bir hakem ve iki yüzlü bir Fenerbahçe izledik dün. Ve "kamikazeninsonsözüolmaz" diyen ölü adamların, son dakikalardaki muhteşem mücadelesini...
***
Fenerbahçe, dün gece yine lider gibi oynamadı. Her hafta aynı suça organize olanlar, Gençlerbirliği karşısında da berbat alışkanlıklarıyla" başladı maça. Defans orta alanın kuyusunu kazıyordu. Orta alan kendi rüyasında gezintiye çıkmıştı. Ve bir şaşkınlık travması yaşandı. Gençlerbirliği, haddini aşan(!) bir cesaretle saldırdı. Youla'nın sallana sallana giden topunu seyretmek de, ancak Rüştü gibi bir kaleciye yakışırdı. "Buyur" etti, bu ihtiyar vuruşu...
***
O sırada Anelka, geceye ağ döken ihtiyar bir balıkçıydı. Üstelik işleri kesattı. Deniz zaten yoktu. Nobre kendine yıkılıyordu. Koca Fenerbahçe, fason üretilmiş dünya starlarının takımıydı sanki. İlk yarıda "Sükselibirsiluet" vardı sahada.
***
Beraberlik golüne kadar sahada gezinen, beraberlik golünden sonra mücadelenin onuru için ayağa kalkan bir Fenerbahçe izledik. Siperlerinden çıkan askerlerin direnişi belirdi futbolcularda. Galibiyete hiç bu kadar inanmış bir Fenerbahçe izlememiştik son 10 dakikada... Fenerbahçe'yi yöneten Daum değil, tribünlerdi. Ve o tribünler, kötürüm adamları ayağa kaldırdı. Unutulmayana imza atmak, yine Alex'e nasip oldu... Alex, harika bir golle, liderliğin gerdanına, muhteşem bir kolye taktı...