* Troid fonksiyonlarının kalp hastalıklarıyla bağlantısı nedir? * ASD nedir, nasıl tanı konur, tedavisi nasıldır? * Hafif bir eforla gelişen nefes darlığı nedir?
***
Tiroidin kalbe etkisi
"Tiroid fonksiyonları ve kalp hastalıkları arasında nasıl bir ilişki vardır?" Hatice Balce
Cevap: Tiroit bezi, salgıladığı hormonlar yoluyla vücudun metabolizma hızını düzenler. Tiroit bezini yetersiz ya da normalden fazla hormon salgılaması sağlıklı bir kalpte bile rahatsızlıklara yol açabilir. Hipotiroidi (tiroit bezinin az çalışması) metabolizmanın yavaşlamasına ve buna bağlı olarak kolesterol düzeylerinde artışa, kalp hızında azalmaya, kalp zarı etrafında sıvı toplanmasına, kalp yetersizliğine, aşırı yorgunluk ve halsizliğe, tansiyon yükselmesi veya düşüşüne neden olur. Tiroid normal sınırda olmalı Orta yaş üzerinde ve kolesterol düzeyleri tedaviye rağmen istenilen ölçüler düşürülemeyen hastaların birçoğunda hipotiroidi araştırılmalıdır. Üstelik tiroid hormonlarının dışardan tamamlanması, tedavi etkisini birkaç haftada göstererek kolesterol seviyelerini istenilen düzeye indirir. Tirod hormonlarının fazla salgılanması ise kalp hızında artışa, kalp ritm bozukluklarına neden olabilir. Özellikle daha önceden var olan kalp yetersizliği, koroner yetersizliği bulgularında şiddetlenmeler görülür. Tiroid hormonlarının normal sınırlara indirilmesi ile ilaçlarına dirençli birçok kalp rahatsızlığı düzelecektir.
Hafif bir eforla gelişen nefes darlığının sebebi ne olabilir? Muharrem Eryılmaz
Cevap: Hafif bir eforla gelişen nefes darlığı, çarpıntı ve öksürük şikayetlerinin çeşitli sebepleri olabilir. Değişik nedenlerden dolayı kalbin kanı pompalama gücünün azalması sonucu ya da kapaklarının normal fonksiyon yapamaması nedeniyle kanın akciğerlerde birikmesi, bu tür şikayetlere sebep olabilir. Bazen de kalp normal fonksiyon gördüğü halde ileri derecede kilo fazlası, kondisyon eksikliği ya da kansızlık, tiroit bezinin fonksiyon bozukluğu, akciğer kapasitesinin yetersizliği gibi kalp dışı nedenler de istirahatte bir bulgu vermezken, eforla nefes darlığına yol açabilir. Öncelikle nefes darlığının sebebinin kalp yetersizliği mi, yoksa kalp dışı nedenlerden mi kaynaklandığını belirlemek gerekir. Bunun için de kalp fonksiyonları ve kapak fonksiyonları hakkında detaylı bilgi veren ekokardiyografi tetkiki ile araştırmaya başlamak gerekir. Ekokardiyografi kalple ilgili muhtemel sebepleri ekarte ederse diğer yönlerden araştırmaya devam edilir.
ASD nedir, nasıl tanı konur, tedavisi nasıl yapılır? Vecdi Keskin
Cevap: ASD, "Atrial Septal Defekt" tıp teriminin kısaltması olup kalbin kulakçıkları arasındaki zarda delik olmasını ifade eder. Kalp kulakçıkları arasında akciğerlerden gelerek sol kulakçığa dolan temiz kanın, vücuttan gelerek sağ kulakçığa dolan kirli kana karışmasını engelleyen 1-2 mm kalınlıkta bir zar bulunur. Bu zarın delik olması, temiz kanın sol kulakçıktan sağ kulakçığa geçmesine neden olur.
ASD, doğumsal bir kalp hastalığı olup bebeklikten itibaren vücuda pompalanması gerekirken, delik yoluyla akciğerlere kısa yoldan kanın geri dönmesine yol açar. Uzun yıllar sonunda olması gerekenden daha fazla kan gitmesi neticesinde akciğer kan basıncı artmaya, kalbin sağ tarafının yükü ve boyutları büyümeye başlar. Bu durum çabuk yorulma, nefes darlığı ve çarpıntı şikayetlerine yol açabilir. Bununla birlikte hastalığın seyri kişiden kişiye ve deliğin büyüklüğüne göre değişir. Bazen çocukluk ve genç erişkin dönemde şikayetler gelişirken, bazen de 50- 60'lı yaşlara kadar tanı konmadan gelebilir.
Nasıl tanı konur? Öncelikle muayene, kalp seslerinin dinlenmesi, EKG ve AC röntgeni gibi basit testler sonucu ASD şüphesi olan hastalarda kulakçıklar arası zar ekokardiyografi yöntemi ile görüntülenir. Varsa deliğin boyutu, kan geçişi ve miktarı hesaplanır. Eğer standart ekokardiyografi ile gösterilemiyor ise yemek borusundan endoskop benzeri bir aletle yapılan eko daha kesin sonuç verir. Tedavisi nasıl yapılır? Kesin tanı konduktan sonra tedavi cerrahi yolla deliğin yamanması ya da anjiyo benzeri bir yöntemle kasık damarından ilerletilen bir cihaz (şemsiye) ile kapatılması mümkündür. ASD acilen tedavi edilmesi gereken bir hastalık değildir. Bununla birlikte ASD tanı konduktan sonra hastanın yaşına, efor kapasitesine, akciğerlere fazladan giden kan miktarına ve basınç artışına bağlı olarak tedavi önceliğine karar verilir. Küçük bir ASD müdahale edilmeden takip edilebilirken büyük bir ASD tanı konduktan hemen sonra cerrahi veya kateter yöntemleri ile kapatılabilir.