Bizim böyle çok güzel atasözlerimiz var... Atalarımız Anadolu'yu yurt edindikten bu yana, bizim için bir ev sahibi olmak en önemli kazanç olmuş. Etrafınıza bir bakın. Herkesin hayali, küçük de olsa bir ev sahibi olmaktır. Sonra, araba gelir. Ama ev önemli... Başını sokacak bir 'dam' özlemi, fakirzengin herkesin içindedir. Fakir, kira ödemekten, atılma korkusu yaşamaktan bıkmıştır... Zengin ise gayrimenkülün çok kazandıracağını bilir. Bunun için, 'en iyi yatırım aracı' diye bakar... DİE ve DPT verilerine göre, Türk'ün içindeki ev alma isteğini karşılamak için, tam 1.5milyonkonuta ihtiyaç var...
***
BaşbakanlıkTopluKonutİdaresi(TOKİ)BaşkanıSayınErdoğanBayraktar'dan gelen çalışma raporunu inceliyorum. Rakamlara dikkat edildiğinde, aslında sessiz sedasız bir 'konutlaşma' hamlesinin sürdüğünü fark ediyorsunuz. Bu hamle, yan sektörlerle birlikte tam 400bin kişilik bir istihdama da imkan tanıyor. Fakat nedense sürekli bir eleştri söz konusu. Gerek İstanbul'da KİPTAŞ tarafından yapılan konutlarda, gerekse TOKİ'nin yaptıklarında, hep aynı şey söyleniyor: "Fakiryinealamıyor.Evlerzenginleriçinyapılıyor..." Böyle olmadığını biliyorum ama, pahalı konutlar daha çok konuşulduğu için bir yanlış algılamaya yol açıyor. Rakamlara bakıyorum; 19 yılda 43bin konut yapılmış. 2002'den sonraki 3 yıllık dönemde ise ihalesi bitip inşaatı başlayan konut sayısı 88bini geçmiş... Bir seferberlik hali ortada... Bu konutların 20binden fazlası, alt ve orta gelir gruplarına yönelik. Yani, metrekareleri düşük, peşinatları yok denilecek kadar az ve 1520 yıla yayılan ödemelerle satılan konutlar. Bir bölümü de villaların da olduğu lüks konutlar. Bunların satışından elde edilecek gelirlerle, diğerlerinin finansmanı sağlanıyor... Tabii, kentsel dönüşüm projelerine verilen destekleri ve gecekondu bölgelerinde yapılan ıslah çalışmalarını da atlamamak lazım.
***
Ben bu noktada yanlış algılamaların sebebi olabilecek bir konuya, hem SayınBaraktar'ın hem de TOKİ çalışanlarının dikkatini çekmek istiyorum. Bu çalışmaları, çoğunlukla da Sayın Bayraktar tarafından yapılan açıklamaları, haber olarak sayfamıza koyduğumuzda, okuyucularımızın daha geniş bilgi alması için TOKİ'nin telefon numaralarını da yayımlıyoruz. Fakat bize geri dönen birçok okuyucumuz, şu şikayetlerde bulunuyor: "TOKİ'yiaradık,amayetkililerbizebilgivermedi..." "Aradıkfakat,'BizimböylebirçalışmamızyokSizbilgiyi,ohaberiokuduğunuzgaztedenalın'dediler..." Bu ve benzeri şikayetlerle çok karşılaştığımız için söylüyorum. Bir halkla ilişkiler eksikliği var gibi... Yoksa bir kurumun çalışanları, kurum başkanının açıkladığı bir uygulamadan habersiz olabilir mi? Bu iletişim kopukluğu kalkarsa 'hem yanlış algılamalar ortadan kalkar, hem de kuruluşa güven artar' diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin TOKİ'ye ihtiyacı var...