Ligin ikinci yarısında, büyüklerin 3 puanlık açılışını izledik. Ligin dengesini Anelka'yla iyiden iyiye bozmaya çalışan Fenerbahçe,Rizespor'u yutan koca bir denizdi. Rizespor, denizine posta koyan martılar gibi dirense de, aradaki denge açığını kapatmak mümkün değildi. Anelka'nın gelişiyle, forvet hattına yetişmek mümkün olmayacak ama tedavülden kalkmayan "defansifgerçekler" fena halde sırıtıyor. Özellikle sağ kanatta ve kalede... Galatasaray, gariplikler takımı oldu. Bir yanı asaletini her türlü şartta öne çıkarıyor, öte yanı küçük hesaplar içinde "şampiyonluğuunutturmaprovaları" yapıyor. Konya'da Mondragon harikaydı, diğerleri de inatçı askerler. Beşiktaş, zor da olsa kazandı ama takım olma özelliğini yitirmiş gibi. İnançsız ve ürkekler. Yanlış transferler fena halde sırıtırken, Beşiktaş'ın pas tutan yerlerini onarmaya RızaÇalımbay'ın gücü yeter mi? Çığlıklar tanıdık yerden geliyor ama onca yeteneksiz futbolcuyla, bu takımı ayağa kaldırmak pek kolay olmayacak galiba. Beşiktaş'ın ayakta kalan sadece taraftarı. O taraftar cumartesi gecesi muhteşemdi. Trabzonspor, dar gelirli bir yaşamın inatçı yolcusu. Kağıttan gemilerini, içi para yüklü büyük gemilerle yarıştırırken, ligin sonuna kadar direnecek gibi. Diğerlerine gelince... Sakaryaspor, futbol olarak yükselirken, kümede kalma konusunda, diğerlerinden bir adım önde. Malatyaspor, futbolun geveze takımı olmuş. Eveliyor geveliyor ama sonuç yok. Beşiktaş-Malatyaspor maçında ilk kez Avrupai bir hakem izledim. TolgaÖzkalfa. Demek ki, yürekli mücadeleye izin veren, kimsenin etkisinde kalmayan hakemlik de olabiliyormuş. ErolErsoy ve KuddusiMüftüoğlu gibilerine inat.
***
Suat Usta'nın bir telefonluk işi var!
Kendi takımında değer vermediği bir futbolcuya, rakip takıma transfer olduktan sonra, "Bize karşı oynama" diye telefon açan yöneticilik, zavallı yöneticiliktir. Suat Usta'nın, Galatasaray'a karşı forma giymek istemeyişi, Konyaspor forması altında Galatasaray'a hizmettir. Açıkça şikedir. Bu olay, Galatasaraylı yöneticiler kadar, Konyaspor'un da acizliğini gösterir. Suat'ın bu saatten sonra Konya'da forma giymesinin anlamı yoktur. Çünkü, bir telefonluk işi vardır! Bugün, yarın, daima!
***
Servet Çetin: Bal kovanında arı Bazen bir roman kahramanı, bazen şaşırtan bir yol arkadaşı. Telaşlı hali, onu hataların pençesine sürüklüyor. Rizespor maçında, kendi yarasına ilaç oldu. Harika bir gol attı. Hem bal kovanındaki arıydı, hem eski zamanlardaki kale kapısı.
***
Ronaldo Guiaro: Geciken itibar iadesi Kendisini tamamlayan Zago'dan yoksun olunca, boyası akmıştı. Oysa, Beşiktaş defansındaki en önemli adam. Malatyaspo r maçında, biletini kesenlere "gönderme" yaptı. İbrahim Toraman ve Çağdaş gibi "geri kalmış ayaklara" öğretmenliğini gösterdi. Kazanılan 3 puan, önce taraftarın sonra Ronaldo'nun emeklerinin bedelidir.
***
Mehmet Yılmaz: Yalnızlığın prensi Attığı gollerle ruhuna huzur arayan, ligin yalnız çocuğu. Kayıp mevsimlerin, hak ettiği değeri bulamamış özel golcüsü. Maçın içinde mücadeleden bir an bile kopmayan, gerçek futbol işçisi. Sevincinde bile mahcubiyet var. Çaresizlikler karşısında bile dimdik ayakta dururken, takımının ayakta kalma sebeplerinden biri oluyor. İyi günde, kötü günde...
***
Faryd Mondragon: Kaledeki dev duruş Önce kullandığı kelimelerle barıştı, sonra kendisiyle. Kaleye sığmayan dev duruş, Gözlerinde her topu kontrol altında tutan radar... Parmaklarında pozisyon cesetleri! İlk yarı maçlarında olduğu gibi, ligin ikinci yarısına da harika bir giriş yaptı. Konya'da dağ gibiydi. Ayıptır söylemesi, Türkiye'de onun üzerine kaleci yok.
***
Beşiktaş Taraftarı: Fırtına kuşları Beşiktaş'ın kısılmayan sesi. Umutlarını yağmalayan yöneticilere ve kılını bile kıpırdatmayan futbolculara inat, tribünlerdeki siyah beyaz direniş. En anlamlı haykırış. Onlar fırtına kuşları. Cumartesi gecesi çimleri boğan yağmuru bile susturdular.
***
Haftanın adamı: Nicolas Anelka Uzaklardan gelen atlı. Aldığı transfer parasına ve övgülere bakılırsa, galiba kanatlı. Trilyonlar, sadece Türkiye Şampiyonluğu ve forma sattırmak hayalleri üzerine boca edilmişse, Anelka küçük düşlerin kralı olur. Daum gibi korkak bir teknik adamdan kurtulmadıkça, Avrupa daha nice Anelka'yla sadece hayal olur.