Doğrusunu söylemek gerekirse dün akşam ŞükrüSaraçoğluStadı'na gelirken tribünlerin bomboş olacağını ve iyi bir futbol izleyemeyeceğimizi düşündüm. Ancak her ikisinde de yanıldım. Kar yağışı ve dondurucu soğuğa rağmen tribünler alabildiğine doluydu ve her iki takımın oyuncuları da 90 dakika boyunca kıran kırana bir maç sergilediler. Karşılaşmanın ilk dakikalarından itibaren Fenerbahçe için bir gerçek açıkça ortaya çıktı. Taş gibi bir takım olan ÇaykurRizespor karşısında atılacak tek gol yeterli olmayacaktı. Mutlaka ikincisinin atılması gerekiyordu. İlk yarıda özellikle Tuncay'ın sol kanatta geriye dönmemesi yüzünden Fenerbahçe zor anlar yaşadı. Zafer ve CemYanık bu kanattan yaptıkları bindirmelerle adeta ÜmitÖzat'ı perişan ettiler. İstediği oyunu sergileyemeyen Kanarya penaltıdan bulduğu golle ilk yarıyı rahat bir nefes alarak kapadı. İkinci yarıda adeta Fenerbahçe'ye sihirli bir değnek değdi ve çoğu oyuncular gerçek kimliklerine büründüler. Öyle bir pres yaptılar ki ÇaykurRize kendi yarı alanından çıkamaz oldu. Alex'in oyuna ağırlığını koyması ve Selçuk'un da ona yardımcı olması orta sahayı hareketlendirdi. Öyle olunca da Serhat,Tuncay ve Nobre gbi gol ayakları rakip kale önünde istedikleri gibi pozisyon bulmaya başladılar. Ancak biraz şannssızlık biraz da beceriksizlik sonucu goller peş peşe kaçtı. Ancak her iki takım da o kadar tempolu oynuyorlardı ki tüm futbolseverler, dondurucu soğuğu unutup futbolun keyfini yaşamaya başladılar. Ben buradan Serhat'a bir paragraf açmak istiyorum. Onu gerçek kimliğine bürünmüş olarak görmek herkesi sevindirdi. Eğer pas yüzdesini de artırırsa takımın banko oyuncusu olmaya devam eder. Bir diğer isim de Servet'ti. Zaman zaman dengesiz hareketler yapmadı değil. Ancak hem attığı gol, hem kademedeki başarısı alkışlanmaya değerdi.