Bugün bayramın son günü... Yapamadıklarınızı yapmak için, son 24 saat... Unuttuğunuz büyükler varsa, hemen gidin ellerini öpün. İmkanınız varsa, hediye verin... Hediyeleşmek; muhabbeti, dostluğu çoğaltır... Yakınlarınızın mezarına uğrayıp, bir Fatiha okuyun... Topraklarını sulayın... Bulursanız, bir çiçek ekin... Sudan sebeplerle küsüyoruz birbirimize... Varsa böyle biri, hemen gönlünü alın. Dargınlığı kaldırın aradan... Kırdıysanız bir kalp, onu tamir için kalkın bugün erkenden... Zamanınız kalmadı, hadi... Son24saat... Eğer kurban kestiyseniz, hatırlayamadığınız düşkünleri, fakirleridüşünün. Mutlaka vardır kıyıda köşede. Onlara et götürün... Kesmediyseniz, imkanınız nispetinde yardım edin... Birgününüzkaldı,hadi... Hiçbir şey yapamazsanız, huzurevine gidin... Belki de hiç kapısından girmediğiniz bir yerdir... Torunları, çocukları gelmeyen yaşlıların ellerinden öpüp, onların gençlik hatıralarını dinleyin... Büyük keyif alacaksınız... Ya da kimsesizler yurduna gidin. Yetimlerin, öksüzlerin başlarını okşayın. Bağrınıza basın... Ana sıcaklığı kadar olmasa da, onları mutlu edecektir... Son24saat,hadi... Bunları da yapamazsanız, telefon da mı yok? Arayın birilerini, sesinizi duysun, seslerini duyun... Cep telefonunuzdan mesaj gönderin... Ama kendi yüreğinizdekileri yazın. Kalıplaşmış hazır mesajları değil...
***
"Bütün bunları yapmak için illa bayramı mı beklemek lazım?" diyenlerin olduğunu biliyorum. Bayramı beklemeyelim ama vesileleri fırsat bilmenin nesi kötü? Bayram günlerinde insanlar bu tür beklentiler içine girerler. Onların gönlündekini onlara yaşatmanın nesi kötü? Hadi, bahane aramayın, kalkın ve hiç olmazsa bugünü değerlendirin... Son24saat,unutmayın... Özellikle büyükşehirlerde öyle bir hayat mücadelesinin içindeyiz ki... İşimiz varsa da dertliyiz, yoksa da... Para kazananın da canı sıkılıyor, işleri kötü gidip, parasız kalanın da... Mutluluğu yanlış yerde mi arıyoruz? Bir yetimin başını okşamak... Para kazanana da, kazanamayana da aynı huzuru vermez mi?
***
Gelenekleri, komşulukları, dostlukları çok çabuk unuttuk... Akrabalık ilişkileri bile artık menfaate yüklenmiş durumda... Bırakın akrabalık ilişkilerini, kendi çocuklarımıza bile yabancılaşmıyor muyuz? Sonra büyüdüklerinde, "Bu çocuk niye böyle sorunlu?" diye hayıflanıyoruz. Farkında değil miyiz, sevgi yok çocukta... Hatırlayın, bir öğretmen dostumuzun sözlerini yazmıştım: "Eğitimli annebabaların çocukları kültürsüz ve bir şey bilmeden okula geliyor" diye... Çünkü eğitimli annebaba, iş kaygısına düşünce, çocuğunu ilköğretim eğitimi bile almamış bakıcılara emanet ediveriyor.. Hatta yabancı uyruklulara... Ne beklersiniz o çocuktan? Akşam yorgun eve gelen annebaba, yüzüne bakmıyor çocuğun... Misyonerlerciritatıyorülkemizde... Onların işlerini kolaylaştırıyoruz, haberiniz olsun...
***
Başa dönelim. Bugün bayramın son günü, yapamadıklarınızı yapın... Son24saatiniz,hadi... Bari, kendi çocuklarınızla ilgilenin. Sevginizi esirgemeyin... Onlara iyi kıyafetler almak, pahalı oyuncak vermek, beş yıldızlı tatil köylerinde dolaştırmak, geleceklerini kurtarmıyor... Herkes çalışmak zorunda. Bu çalışma ve para hırsı, çocuklarımızı unutturmasın, onların hayatlarında onarılmaz yaralar açmasın...