Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 16 Ocak 2005

Aşk olsun.. Aç koynunu kuş dolsun.. (2)

"Sihirli at'lar mı bindim?
Uyurgezerlere döndüm
Destursuz yerler mi bastım?
Düş oldum kendime kendim!
Bu derde ne derler sizde?"

Zeki Ömer Defne

Nah, yalanım varsa bıçaklara, kurşunlara geleyim.. Hiçbir artniyetim, makaraya almak gibi bir düşüncem yoktu.. Başına gelenleri bildiğimden, içtenlikle sormuştum:
- Senin aşktan ne haber?
Adam deliydi.. Ben bu suali sorunca, oldu zır zır deli:
- Ulan pezevenk, şimdi sıçtırma aşkına........
Gözleri dönmüş, ağzı köpürmüş, saldırmaya alesta.. Görevliler güç önlemişlerdi üstüme binmesini..
1970'li yılların başları olmalıydı.. Bakırköy Tımarhanesi'nin bahçesindeydim.. Diğer tarafta dolanan delilere rezilrüsva olmuştum.. Sorduğum ve net cevabını aldığım kişi, buralara aşktan düşmüş biriydi.. Aşk yüzünden tozutmuş olanlardan..
O tarihlerde ve daha eskilerde aşk ya da halk ağzıyla karasevdaya tutulup, aklını yitirenlere sıkça rastlanırdı..
Sevda denilen şey, şimdikince ticari bir meta olmamış, daha paraya, altına dönüştürülmemişti.. O işlere meraklı turşucuların, ekran karşısında başkalarının aşklarını kovalayan, o konuda ahkam kesmekte harikalar yaratan toplulukların pek karışıp bulaştıkları işlerden değildi.. Herkesin aşkı kendineydi..

Kartopu kız..
Üniversitede Gıda Mühendisliği okurken, yolu aşkla çakışmış..
Kartopu kılıklı bir hemşireye düşmüş gönlü.. Orada sıkışakalmış.. O zamanlar ne sittirir "elektrik alıp vermeler" ve dahi "yoğunlaşmalar" .. Sadece sevda düşmüş kalbine, hepsi hepsi o kadar..
Yaman yangın yemiş delikanlı.. Kıza kilitlenmiş hallerde, olmazca diller dökmüş, gönül sermiş önüne.. Dizlerine kapanıp, zehirzıkkım gözyaşları döker bir hallara gelmiş.. Ama ne yaptıysa, ne ettiyse başaramamış kızla bir elmanın yarısı olmayı.. Hemşirenin yüreğine köprü kurmayı becerememiş.. Döktüğü diller, yaktığı ağıtlar, hep boşuna..
Her şeyler boşa.. Hemşire kız devamlı silkelemiş düşsün diye üstünden.. Sonunda oğlan, o aşkmeşk işlerinden bir yan yolu, küskünlüğü seçmiş.. Boşlamış okumayı falan filan.. Çekmiş gitmiş babasının, atasının yaşadığı İstanbul'un gözlerinden ırak bir kasabaya..
Zaman denilen o uzun yol koşucusu, süreç içinde, vaktiyle çocuğun içinde aşk diye açan çiçeğin içine etmiş..
Ve devran dönerken, kasabada başka bir kıza takmış gönlünü.. Sanmış ki: "Aşık oldum.." Evlenmiş de sonra.. (Aşk denilen şeyin, en acımasız, en hunhar katilinin evlilik olduğunu nereden bilsin fukara.. Ve de yanında hiç yokmuş Semra Teyze gibi bir anne ki, ona ne zaman aşık olduğunu söyleyecek olan..)
Bal-badem, "Ben sana hayran../Sen cama tırman.." günler çabuk gelmiş geçmiş..
Günlerden bir gün karısı söylemiş ki: "Seninle, kara kaşın kara gözün için evlenmedim.. Yüksek tahsilini bitireceğini söylemiştin.. Eğer okulunu bitirmezsen, babanın yardımıyla geçinemeyiz.. Ama ben çalışırsam, o başka.. Çünkü kadın, çok daha çok para getirir.."
Kızcağız o lafları etmese iyiymiş ya, etmiş işte ve on dakika sonra da artık ölüymüş.. Gidip mutfaktan getirdiği bir bıçakla bitirmiş karısının işini.. Hemen oracıkta kesip, biçmiş.. Aynen kafasını kopartmış bıçak ilen..
Acep nedendir bazılarının sevdiklerini öldürmesi? Kişi, sevdiğine kıyarken, kendisini de yok ettiğini bilmez mi?
(Alın günümüzde Ata ile Sinem ve artık etraflara basur memesi kadar rahatsızlık veren Tülin/Caner aşklarını.. Nasıl birbirlerini yiyorlar televizyonlarda.. Nasıl yalanlar, nasıl dolanlar, nasıl birbirlerine çemkirmeler.. Ben aşk olsaydım lafın gelişi, bunları ve bunlar gibileri, ismimi rezilkepaze ettikleri için mahkemeye verir, sürüm sürüm süründürürdüm.. Bazı bazı kusmalar geliyor içimden.. Yani aynen budur..)
Ve o çocuk, kaldığı Bakırköy Akıl Hastanesi'nde gece gündüz öldürdüğü karısıyla konuşurdu ve hep yüksek sesle.. Pırıl pırıl ama, yitip gitmiş bir delikanlı..

Tepe üstü..
Ben yine başa döneyim.. Hani "Aşk.." dediğimde, içine sıçırtıran yiğide..
Benden bir paket sigarayı alıp pata olduğunda, daha 2930 yaşlarında bir tosundu..
Kayıtlara, kuyutlara göre; teres, beş kez deliler gibi sevmiş.. Benim şahsen böyle beşli, altılı deliler gibi sevmelere, aynen bir o kadar gollerim var..
Pezevengin sevdiklerinin ilki teyze kızıymış.. Ona vurulmuş, önceden önce.. Ama ne annesi, ne de teyzesi yedirmemişler kızı.. Ve o da ilk vukuatını yapmış..
"Ulan Allahsızlar! Bana kız vermeyeni ben ne yaparım ha?" diye naralanıp, mahalledeki elektrik direğine tırmanmış.. (O zaman Boğaz Köprüleri yok..) Ve yeri göğü ayağa kaldırmış bağırtılarıyla:
"Kızı verdiniz verdiniz.. Yoksa atlarım aşağıya.." diye esmiş savurmuş.. Mahallenin kopuklarından biri, "Nah atlarsın pezevenk! Sende o yürek nerede?" diye fışlıklamış.. Bu lafa fazla stres yapıp, kendisini tepe aşağıya zemine bırakmış.. Atlayış o atlayış.. Hastane, hastane dolaştırırlarken de, bayağa bayağı namı yürümüş.. (Şu günlerde elimizde bu yiğit gibisince iki delikanlı daha var.. Bir ağaca mı, bir direğe mi çıkıp kendilerini aşağı bıraksalar, bayağı rahatlayacağız hani.. Bıktık ulan o süfli aşklarından..)
Sonra başka bir kız bulmuşlar.. (Bu anlattıklarımı masal gibi dinlemeyin.. Hepsi gerçek..) Anasıyla teyzesinin bulduğu kızı, o da sevmiş.. Önce bir nişan yapmışlar.. Ama gel gör ki nişanın hemen ardından birileri gelip, kızı tüydürmüşler.. Yani kaçırmışlar.. Bizimkinde yılma ve bezme hiç yok.. Başka bir kız bulup, onunla da aynen bir nişan.. Ula olacak iş değil, bu kızı da havalandırmışlar.. Yani kapıp götürmüşler..
Bakmış ki olacak gibi değil.. Kendine nişanlanmaya kız yetiştiremiyor, kimi sevse yürütüyorlar, sonunda o da bir kız kaçırmış acayip sevmecesine..
Amma velakin yakalamışlar.. Ula bir dayak, bir dayak ki eşek yese ölür.. Başına, gözüne çok vurmuşlar..
(Ata ile Caner'in kulakları çınlasın..) Ve o dayak faslından sonra akıl kelleyi terk edip gitmiş, onu da Bakırköy Tımarhanesi'ne yatırmışlar..
"Aşktan ne haber?" diye sorduğum, o gençti işte..
"Sıçtırma aşkına.." deyip üzerime saldırmaya kalkan yiğit hani..

***

Bir de aşk vardır mesela.. Adamım Cemal Süreya'nın şiir ettiğince..

Aşk..

"Şimdi sen kalkıp gidiyorsun.
Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin, sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma, uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş, bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurada senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurada da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici, öyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki Karaköy Köprüsü'ne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin biriki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem, üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı, memelerin kahramandı sonra
Sonrası, iyilik güzellik"
Fax : 0212 2815840
GÜNCEL
Ölme Ölme bebeğim ölme!
Kalbi gelişmeyen iki haftalık Volkan bebeğin yaşaması için acilen...
'Şeytanı öldürdüm'
Davulcunun cinneti
İktidarı kaybeden karısını da...
Motorize boğa yakalama timi
Vekaletle kurban için, Deniz...
Türk şoför kayboldu
SPOR
Avrupa Avrupa aslanı
Eurocard organizasyonu kapsamında yapılan özel maçta...
Fener iyi bitirdi
Sorun ortada
Gençlik Harekatı
Fener'de iki ihtimal var
Potada işimiz zor
Hitzfeld bombası
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Yağmur 8 C,Yağmur 6 C
ANKARA - Kapalı 9 C,Kapalı -2 C
IZMİR - Kapalı 10 C,Par. Bul. 1 C
ANTALYA - Yağ. Ola. 16 C,Yağmur 9 C
ADANA - Yağmur 16 C,Yağmur 5 C
EKONOMİ
IMKB E: 26.338,890 D:% -0,58
DOLAR S: 1,352 D:% -0,30
EURO S: 1,770 D:% -1,23
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu