Ülkemizin ekonomik performansını beğenen büyük bir kesim var. Büyüme var, enflasyonda düşüş var, faizler geriliyor, ihracat büyük bir atakta. Ama gel gör ki, ödemeler dengesi "Binmiş bir alamete gidiyor kıyamete" atasözündeki davranış içinde. 2003 yılı Kasım ayı cari işlem açığı, 519 milyon dolar iken, Aralık ayının açığı ise 2 milyar 939 milyon dolar olmuş. Bir başka deyişle, Aralık ayı açığı bir önceki aya göre 5'e katlanmış. Aynı trendi 2004 yılı için yaşayacak olursak, Aralık ayı beklenti açığı 10 milyar dolar olur. Maazallah böyle bir şey olmamalı, olamaz da. 2004 yılı Aralık ayı beklenti cari işlem açığı 4 milyar dolar olarak gerçekleşecek olursa, yılın toplam cari işlem açığı 17 milyar dolara yakın olacaktır. Bu durumda, 2004 yılı cari işlem açığı 2003 yılına göre katlanarak artmış olacak. Yine rekor artış yaşamış olacağız. Ocak-Kasım dönemi artışı, % 244 olmuş.
AÇIKDEVAMEDEMEZ Geriye bakalım, böyle rekor cari işlem açıkların doğduğu yılı takip eden senede neler yaşamışız: Büyük bir ekonomik kriz yaşanmış. 1959, 1971, 1979, 1996 yıllarında rekor cari işlem açıkları var. Takip eden yıllarda ise büyük ekonomik krizler yaşamışız. Ayrıca takip eden yıllarda da darbeler olmuş, kışla demokrasisi hakim olmuş (Bu olaylar tamamen tesadüfi), dış borçlar fırlamış. 2004 yılının cari işlem açığını toplam dış ticaretimize böldüğümüzde, % 5 gibi küçük bir oran bulunuyor. Bu oran diğer kriz yıllarında çok daha büyüktü (1959'da % 15, 1970'te % 12, 1979'da % 18, 1980'de % 30 olmuş). Dolayısı ile ben şahsen büyük bir endişe duymuyorum. Bu açık böyle devam edemez, etmemelidir de. Cari işlem açığındaki en önemli faktör, mal dış ticaretindeki açık. İhracat ithalatın % 64'ünü karşılayabiliyor. Bu oranı yükseltmenin yolu, ithalat artış hızını düşürmek (2004 yılında % 42), ihracat artış hızını büyütmek. (2004 yılında % 32). Bir başka deyişle, ihracat artış hızını ithalat artış hızından büyük tutabilmek lazım. Bunun için elimizde sadece reel döviz kuru ile "Yerli malı kullan" sloganı var.
YABANCIGİRİŞİARTAR Cari işlem açığının küçülmesinde, turizm gelirlerinin önemi de küçümsenemez. Geçtiğimiz yıl turizm gelirlerindeki artışın, % 19'u bulması bekleniyor. Gerek mal artışı gerekse turizm gelirlerinin artışı, hem OECD ve hem de Avrupa Birliği ülkeleri içinde rekor kırmıştır. Bu rekorları bir 5 yıl daha götürebilsek, problemlerin çoğunu halledecektir. Ödemeler dengemizdeki bu açığın finansmanı ya yeni dış borçla olacak veya sermaye girişinde sıçrama yapılacak. Görünen odur ki, yabancı sermaye giriş taleplerinde belirgin bir artış var. Bu açık yabancı sermaye girişi ile dış borçlar artırılmadan finanse edilebilirse, o zaman keyfimize diyecek yok. Temennimiz odur ki, 2005 yılı bir ekonomik büyüme yılı olsun, cari açıkların küçüldüğü, kışla demokrasisinin yok olduğu bir yıl olsun.