Ata Demirer, TAKVİM'e konuştu: Nasıl rol yapılır bilmiyorum.
***
Rol kesemem abi
Kahkaha makinesi Ata Demirer'den samimi açıklama: Nasıl rol yapılır bilmem Tamamen içgüdülerimle hareket ediyorum. Ben oynamıyorum, yaşıyorum....
Ata Demirer'in, 1994 yılında Bakırköy'deki bir barda 500 bin lira ücretle seyirci karşısına çıkışının üzerinden 10 yıl geçti. 10 yıla pek çok karakter, yaklaşık l50 gösteri ve irili ufaklı rollerde pek çok sinema filmi sığdıran Demirer, bir dönemler çok meşhur olan taklit geleneğini de, bambaşka bir boyutuyla, bizlere yeniden sevdirdi. Şu sıralar Avrupa Yakası'ndaki Volkan ve Vestel reklam serisindeki Veysel tiplemeleriyle oyunculuk gücünü kanıtlayan Ata Demirer, Vs. dergisine çok özel açıklamalar yaptı...
'UD HOCASI OLACAKTIM' * Avrupa Yakası'ndaki arkadaşlarımı ailemden çok görüyorum. Zaten okul çocuğu gibi olduk. Sabah 9'da gelip, akşam l'de gidiyoruz. Ama iş başarılı olunca, set her hafta daha eğlenceli ve daha güzel hale geliyor. Bu da, insana doping yapıyor. İnsanın bitmesini istemediği okul dönemlerine benziyor. * Ben oyuncu değilim. Nasıl yapıldığını bilmiyorum. Tamamen içgüdülerimle ve gözlemlerimle bir şeyler yaratıyorum. Bunun tarifini yapamam. Ama şizofrenik bir tarafı da var. Bir karakteri canlandırırken, bir anda onun gibi hareket edebiliyorum. Karakterleri oynamıyorum, yaşıyorum. Zaten oynamamak da, oyunculuğun ilk kuralı. * Bazen bir karakteri oynarken, daha önce canlandırdığım bir karakterden mimik, jestler kaçabiliyor. O sırada uyarıyorlar ve düzeltiyorum. Bu da çok doğal. Çünkü başkası 2 karakter canlandırıp onunla ömrünü geçiriyor, isim yapıyor. Ben birsürü karakter canlandırdım. * Karakterlerimin inandırıcı olmasının sırrı, seslerini değiştirmem. En zoru kadın sesleri. Çünkü metabolizmaları farklı. Ama isteyince yapabiliyorum. Avrupa Yakası için, Vildan ve Lerzan diye 2 kadın tipi yaptım, başarılı oldu. * Müziği çok seviyorum. Ud çalıyorum ve az kalsın ud hocası olacaktım. Müziği mizahın içinde kullanmayı seviyorum. Radyoda çalıştığım dönemde yaptığım 'Küçük Kurbağa' şarkısı internette dolanıyor. Buna benzer komik çalışmalardan oluşan bir albüm düşünüyordum. Ama internet nedeniyle bu işten ekmek yiyemeyeceğimi anladım. Ben de yalnızca eğlence amaçlı yapıp, doğrudan internete koyacağım. * Seyirci sahnede bazen kendini kaptırır. Anlatılan illüzyona o kadar inanır ki, sesli biçimde müdahale eder. Bir defasında komik bir anımı anlatırken, "Hiç saklambaç oynayamadım" dedim. Sahnenin önünde bir teyze, "Yazık evladım!" diye hayıflandı.
'GÜLDÜRMEK DAHA ZOR' * Mizah olarak Türk insanını komik buluyorum. Ama mizahın değer itibariyle, hak ettiği yere gelemediğini düşünüyorum. Çünkü komikliğin hafif bir şey olduğu düşüncesi hakim. Oysa dram daha hafif ve daha kolay. İnsan yapısı ağlamaya daha müsait. Mizah ise kontratak gol gibi, çok değerli. Herkes atamaz! * "Yarına çıkmaya senedin mi var?" demiş eskiler. Gelecekte neler olur bilemem ama önümüzdeki yıl bir müzikal yapma arzum var. * Şöhret, yaptığım işin doğal bir getirisi. Ama bazı anlarda insan sinirli, yorgun ve üzgün olabiliyor. Böyle durumlarda sıkıntılar yaşayabiliyorum. Ama genel anlamda mutsuz değilim.