Başbakan Erdoğan elde edilen sonucu anlatırken, yeni koşullar öne süren AB liderlerini eleştirerek, şunları söyledi :.
"2yıldır gece gündüz demeden çalıştık. 2002 zirvesinde bize verilen söze güvenerek, inanarak, başkalarının 20 yılda yapamadığı köklü değişimleri yaptık. Dostlarımızın 'sessiz devrim' diye adlandırdıkları olağanüstü bir değişimi milletçe başardık. Avrupalı meslektaşlarımız, tüm bu süreç boyunca milletçe gösterdiğimiz performansı hayranlıkla ve takdirle izlediklerini her fırsatta bize ifade ettiler. 3 ay önce, masanın üzerinde herhangi bir engel kalmadığını, Sayın Verheugen söyledi. 2002 yılında bize verilen söz, bu kriterlerin yerine getirilmesi halinde, gecikmeksizin müzakerelere başlanacağıdır. Bu açık söze güvenerek kriterleri gerçekleştirme kararlılığını gösterdik ve bütün dünya da buna şahit oldu. Buna rağmen bugünkü zirve öncesi bu kriterlerle ilgisi olmayan, hatta bazısı AB müktebesatına bile aykırı, bir kısmı pratikte hiçbir işlevi olmayacak, yeni koşullar öne sürüldü. Ankara Antlaşması'nın genişlemesi, teknik bir prosedürdür. Bu prosedürde yapılan, kesinlikle Kıbrıs Rum kesimini tanıma keyfiyeti değildir. Hedef tam üyeliktir. Herhangi bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmiştir. Tarih net olarak 3 Ekim 2005 olarak açıklanmıştır. 41 yıllık çabaların semeresini aldığımız bir noktadayız. Bu nokta, önümüzdeki mesafenin de bir başlangıç noktasıdır. Önümüzdeki süreç daha da zorlu geçecektir. Ama evelallah Türkiye bunu da başaracaktır."