F.Bahçe tam hızlanmış giderken, Daum aniden vites küçültünce takım adeta şanzıman dağıtma noktasına geldi. Ankaragücü'ne 5, Manchester'a 3 atmışsın, takım şahlanmış gidiyor, neden çekersin dizginleri Herr Daum? Alman, küçük hesabını yapmış. "Ali Sami Yen'den bir puan yeter" diyor. Bu kadar çok ve çabuk gol atma becerisine sahip bir takımı kendi ceza alanına yaslamış, "Çanakkale geçilmez" yaptırıyor. Doğrusu Kanarya'nın iki haftadır yaşattığı bunca güzelliğin ardından gelen bu "defolu futbol" Fenerbahçe'ye hiç mi hiç yakışmadı. Ankaragücü maçından sonra Aurelio'yu Galatasaray maçına saklamayan ve "ateşe atan" Daum'u eleştirmiş ve "Eğer G.Saray maçını Aurelio'nun yokluğundan kaynaklanan orta saha kifayetsizliği nedeniyle yitirirse, bunu herkesten önce kendisine nasıl izah edecek?" diye sormuştum. Bazıları çıkıp, "Aurelio'nun yokluğu bir şeyi değiştirmez. Selçuk bu görevi fazlasıyla yapar" dediler. O Selçuk ilk 45 dakika içinde tam 9 top kaybı yaptı. G.Saray'ın orta saha üstünlüğünü ele geçirmesinin tek nedeni Aurello'nun yerine Selçuk'un oynamasıydı. Fenerbahçe'yi ilk yarıda ayakta tutan isim kaleci Rüştü'ydü. 22, 26, 33 ve 68. dakikalarda yaptığı muhteşem kurtarışlarla belki de hezimeti önledi. Fenerbahçe bu sezon 6-2 yenildiği Manchester deplasmanı dahil hiçbir maçta, bu kadar silik, bu kadar ürkek, bu kadar "kaderine razı" bir görüntü sergilememişti. Ferrari motoruna sahipti, ama atlar çekiyordu! Galatasaray ilk yarıda "ribaunt rekoru" kırdı. Fenerbahçe defansının "teptiği" bütün topları toplayıp, yeniden oyun kurdu. Mehmet Yozgatlı ise Kanarya'yı kanatsız bıraktı. Daum bunu fark ettiğinde dakikalar 65'i gösteriyordu! Cihan, Tuncay'ın, Tomas ise Alex'in çıpasıydı. Nobre kılavuzu olmayan yapayalnız kaptan, Fenerbahçe demir tarayan yük gemisiydi... Sonunda dakikalar 56'yı gösterirken, yalıya bindirdi. Golde hakem Cem Papila, Serkan'a yapılan faulde düdüğünü çalmadı. Luciano'nun Hakan'a yaptığı faulde ise Necati'nin avantajını görüp "devam" diyerek, biri "berbat" diğeri "şahane" iki kararla golün mimarı oldu! Papila'nın 78. dakikada Ayhan'ın Tuncay'a yaptığı penaltıyı süzemeyişi de tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyordu. Fenerbahçe hafta boyunca grip virüsüyle uğraştı. Hadi Nobre ile Önder gripti. Peki ya Alex'e, Tuncay'a, Serkan'a, Mehmet Yozgatlı'ya bulaşanın adı neydi? Rehavet ve şımarıklık virüsü mü? Zafer, ona yakın duranındır. Dünkü Galatasaray, zaferi Fenerbahçe'den daha çok arzuladı, daha çok çalıştı ve üretti... Galibiyeti de sonuna kadar hak etti. Daum ise Fenerbahçe sözlüğünde Aurello'nun karşılığının sadece "bir orta saha oyuncusu" olmadığını pahalı bir tecrübeyle öğrenmiş oldu...
