Eh, mübarek cumaya şurada ne kaldı.. Haftaya bugün; onlar sağ, biz selamet.. Onlar, yani AB.. Cuma günü, "Açkapıyıbezirganbaşı.." diye eski bir çığrışla kapılarına düşeceğiz.. Osmanlı'nın, yattığı yerde kemikleri sızlayacak.. Eee, ne de olsa kendi bildiklerine terso işler.. Top gümbürtüleri ve mehter marşlarıyla oralara gitmek varken, böylesi yaltaklanmalar koyar tabii.. 17 Aralık'ta verecekleri, bir "gün" sadece.. Birliğe giriş için görüşmelerin başlayacağı bir günün teyidi.. Sanki Kaf Dağı'ndan kar bağışlayacaklar.. Bu arada azarlamalar, kulak çekmeler.. Her gün yeni bir numara.. Kıvırtmanın türlüsü, çeşitlisi.. "Kıvırtma.." lafı az kalır.. "Çalkalayavrumçalkala.." bir hal durumlar.. Ve daha çok ot yoldurucaklar bizlere, çok.. Kendimiz için mümkünsüz olanları mümkün kıldırmak için daha neler neler.. Verecekleri, bir gün, ağzımızdan burnumuzdan getirdiler.. Diyarbakır'a "Kürdistan.." diyecek kadar küstahlaştılar.. Çoğu ilişkilerinde, Türkiye'ye saçları üç numara kestirilmiş, entari giydirilmiş besleme kız muamelesi çekiyorlar ya da kapılarında yatıp kalkacak bir yanaşma.. Atasözümüzde denildiğince: "Ağzınabirzeytintanesiverir,kıçınakovatutar.."
'Almaağacında'oturmak.. Bu ülke insanı, bayağı bayağı içtenlikle inandı AB'ye üye olmaya.. Ama onlar, bu minval üzere seyretmeye devam ederlerse, yani uyutmaca, aldatmaca, kandırmaca, en azından oyalamaca üzerinden kafalarınca uyanıklıklara soyunmaya devam ederlerse, bıktıracaklar.. Tam üyeliğimize yan çiziyorlar, serbest dolaşım hakkımıza daha şimdiden "Aklınızabilegetirmeyin.." diyorlar.. Tarih verme ve müzakerelerin başlaması konusunda böyle yokuşlara sürmeler olmaktaysa, varın siz 1520 yıllık süre içinde nasıl bir elma ağacında değil "ALMA" ağacında oturacaklarını.. Avrupa'nın hangi şehrine giderseniz gidin, bir köşede durun, geçen 100 kişiye sorun, "TürklerAB'yegirsinmi?" diye.. 100 kişiden 98'inin cevabı "Hayır" olacaktır.. Ve son söylemleri: Türkiyebüyük,kalabalıkveçokyoksulbirülke. Onu, bizler de biliyoruz.. Kalabalık, yoksul ama aynı zamanda BÜYÜK bir ülke.. Eee ne yaparsınız ki, "Şeytanlaortakbuğdayekensamanınıalır.." .. Ve de bizi yönetenlere de bir atasözü: "Deveboynuzararkenkulaktanolur.." Evet ne diyorlar? Yoksulluğumuzu yüzümüze vuruyorlar.. Kıbrıs'ı bildiklerince kotardılar.. Yakındır, "Ermenistan'aöncekapıları,sonrabirdenizkenarıaçın,kayıtsızşartsızsoykırımıkabuledin.." demeleri.. Ayasofya'yı kilise yapma talepleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dörtte bire indirilmesi, hapishanelerdeki bütün teröristlerin serbest bırakılmaları (Sankikalmışlargibi..) .. Neymiş, "Biz,AB'yebelkide20yılsonramisafirüyeolarakkabuledilebileceğimiziçin.." O dahi garanti değil.. Onlar, bizim basbayağı bir "MANDA" ları olmamızı istiyorlar.. "Yat.." dedikleri zaman yatacağımız, "Kalk.." dediklerinde kalkacağımız, söylediklerini hep ferman olarak kabulleneceğimiz.. Ne yaparsanız ki, "Şeytanlasofrayaoturanınkaşığıdauzunolmalı.." .. Bakalım göreceğiz, 17 Aralık'ta neler yapacaklar, bizim geminin dümenini tutanlar? Velhasılı kelam, bizim gibi "Yoksul.." diye tanımlanan kişilerin zengin kısmıyla arkadaşlıkları zor iştir, zor.. Zenginlearkadaşlık.. Kendimden bilirim.. İlk gençliğimde, yaz aylarında, İzmit'in Derince'sindeki Petrol Ofisi'nde vana işçisi olarak çalışırdım.. Günde 6 lira yevmiye ile.. Hafta sonları İstanbul'a gelirdim.. Yaşıtım olan zengin çocukları vardı.. Baba parası yerlerdi bu tosunlar, peynir-ekmek yer gibi.. Takılırdım onlara bazı bazı ve sonuçta felaketim olurdu ağlardım.. Üç gün karnım ağrır, feleğim feriştahım şaşardı.. - HadibugeceTaksimBelediyeGazinosu'natakılacağız..Façanıyap,hazırlıklıol.. - Yokarkadaş..Bendençalışmaz..Bizdekiarpaorayasıçratmaz.. - Ulansendenarpa,buğdaysoranoldumu..Senkarışma..Bizieşkıyalarmısoydu?Arkadaşlıktaparakimdeyseoöder.. Kalkılır gidilir.. En önlerde bir masa.. Garsonlar alesta.. Mezenin her çeşidi, sonsuz bir itibar.. Masaya gelen bir çiçekçi kızın, etrafı çiçeklemesi.. Bir başkasından alınan sigaralar, purolar ve zengin çocuklarından birinin umursamaz tavırlarla söylediği iki-üç sözcük: - Veriverşunlarınparasını..Çiçekçininde.. İşte ananın örekesini o zaman gördün demektir.. Ölür ölür dirilirsin.. O çiçeklere, sigaralara, purolara verdiğin parayla, Samatya'da, Yedikule'de, eski Kumkapı'da bir hafta süreyle masa kurabileceğini bildiğinden, duruma en kallavisinden söversin, ama içinden.. Tuzu kurularla arkadaşlık, yakındaşlık, yoldaşlık etmek, şımarıklıklarına tahammül etmek güç zanaattir.. Hadi o atasözünü yineleyeyim: "Deveboynuzararken,kulaktanolur.."
***
Kızların Semra Teyze kabusu..
Hani o "GelinimOlurMusun?" programı var ya.. O, tez elden birinci dereceden afat bölgesi ilan edilmeli ve Semra Teyze ismi verilen şiddetli fırtına, tayfun için bütün zarar görenlere tazminat ödenmeli.. Yafu o programa katılan, gerçekte araba, kat; dandikten damat adayı kovalayan kızlar, öyle bir belaya tosladılar ki muayyen günlerini şaşırdılar, haftada bir adet görmeye başladılar.. Yafu bu Semra Teyze yıktı viran etti perdeyi.. Hiç affı filan yok.. Şantaj, tehdit, küfürkafir, korkutma, bezdirme hep onda.. Oğlu Ata'ya kız aramaya gelmiş ama, önce altın vaziyetleri.. Mübarek, tarlaya girmiş orak misali, önüne geleni biçiyor, kaçan kurtulamıyor, çünküm kaçacak yer yok.. Şimdi "Kaimvalde.." denilen tanım, "Ananınyerinekaimolan..", yani "Onuneşanlamlısı.." demek.. Hani şu kaynana.. Ve de bizlerin ağzında pelesenk bir laftır, "Cennetanalarınayağıaltındadır.." diye.. Oradaki kızları bırak, seyirdekilerin de şimdilerde mırıldanır gibi olduklarını sanıyorum: "Öylecennet,SemraTeyze'ninayaklarıaltındakiyer,banauymaz..Bencehennemdenyeralayım.." Semra Teyze, programın Usame Bin Ladin'i.. Ne kadar İkiz Kule varsa yaktı, yıktı.. Kızları ruhsal tedavilik hale soktu.. Diğer kaynana namzetlerini uyurgezer etti.. Kadınlar durdukları, oturdukları yerde ağlamaya başladılar.. Semra Teyze'nin bir oğlu var, evlendirmeye getirdiği.. Semra Teyze'nin sabahları ellerini, yüzlerini yıkadığı hiç yok.. Oğlu, her karşılaştıklarında o işi ağzıyla, diliyle yapıyor.. Maşallah ben diyeyim "Topaç.." siz deyin "Fırıldak..", işte öyle bir delikanlı.. Dön baba dönelim.. Arada bir, kameralara karşı ağır kazıyor.. Savurdu mu, mangalda kül yok.. Ve bu sinemanın başrol oyuncusu kızı Sinem.. Ata, kapı aralığından gördüğü kıza anında yangın.. Ve ani bir tirad: "Bundanböylesenbenimsin,namusumsun.." Ve Semra Teyze de, aslan ve dahi topaç oğlunu bu sevdadan vazgeçirtmek için kızcağıza yoğun bir ateş.. En kibar lafı: "Sürtük,paçavra.." Ardından açıksaçık, ya da imalı, kinayeli tonla hakaret.. Küfürün her türü.. "Ata.." denilen yiğitte, anasını gördüğünde "Nedemekanacığım..Dertetme..Senistemediğiniçinbitirdimoişi.." nağmelenmeleri.. Kızla birlikteyken ayrı musiki.. "Biziölümayırır..Sensizhayatbanaölüm.." Ve Ata, cuşu-huruşa gelip, hafta içinde gizli-saklı kızcağızı yüzükledi ki vah eyvah! Semra Teyze, olayı işittiğinde raconu kesti: "Onun,yüzüktaktığıparmağınıkırarım..Onun,birvuruştabütündişlerinidökerim." Ata'da anında bütün yelkenler suda.. "SıçtıCaferbezgetirin.." bir haller.. Yüzük fora ve Semra Hanım'a postalama.. "Benettim,senetme.." vaziyetleri.. Kız; eline, parmağına takılan yüzüğü kimseye iade etmedi.. "Benonuboynumaasarımbiranıolarak.." dedi, benim izlediğim kadarıyla.. Ben söylemişimdir sıkça, kızlarımız delikanlı geçinen gençlerimizden, zaman zaman değil, çoğu zaman daha yüreklidirler.. Semra Teyze'nin taşıdığı soyadı Türk.. Oğlu Ata'ya ne zaman ismi sorulsa, söylüyor ki: "AtaTürk.." Ve bir yerlerde okudum ki; kızın, Sinem'in babası demiş ki: "VuracağımoAtaTürk'ü.." Siz, içimizdeki, millet değil illet bazıları, böylelerini hep birinci, hep alkışlanacak kişiler olarak seçmeye devam edin.. Allah'ın buyruğu üzerinize olsun..