Türkiye, 2005 yılıyla birlikte yeni bir döneme giriyor. Biliyorsunuz, paramızdan 6 sıfır atılacak ve 1 milyon lira artık 1 Yeni Türk Lirası olacak. Bununla ilgili, başta Merkez Bankası olmak üzere devletin birçok kurumu tanıtım çalışmalarını sürdürüyor. Yapılan anketlere bakılırsa, halkın yüzde 70'inden fazlası yeni bir paraya geçeceğimizi biliyor. Kullandıktan sonra herkes öğrenir nasıl olsa..
Ama ben, işin bir başka boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Bu tanıtım çalışmaları, Milli Eğitim Bakanlığı'nın katkılarıyla okullarda da sürdürülüyor. Çok uzağa gitmeden, İstanbul'un Anadolu yakasında, şehrin hemen dışında bir semtteki eğitimden bahsedeceğim. Bu okullardan birinde matematik öğretmeni olan bir arkadaşım ile dertleşiyoruz. Bugünlerde çocuklara YTL ile ilgili bilgiler verdiklerini anlatıyor. Anlatırken de dert yanıyor: "Lise sona gelmiş çocuklar, paradan altı sıfır atmayı beceremiyor. Bu çocuklar dershanelere gidip, üniversiteye hazırlanıyorlar. Ama 1 milyon lirayı 1 YTL yapamıyorlar. Günlerdir anlatıyoruz, olmuyor. Sinir krizleri geçiriyorum. Geceleri uyuyamıyorum. İstanbul böyleyse, Doğu'da imkansızlıklar içinde olan çocukların durumu nasıldır..." Bu genç ve idealist öğretmen arkadaşım geceleri uyuyamıyorsa, Sayın Milli Eğitim Bakanımız kimbilir hangi sıkıntıları çekiyordur, düşünün... Hele, sınavlarda sıfırçekenöğrencilerin sayısının çokluğunu öğrenince... Ve hele, sınavda sıfırçekenöğretmenlerin ne kadar çok olduğunu öğrenince... Allah yardımcıları olsun...
Biz, AB'ye doğru koşarken, üniversite kapısındaki çocuklarımız paradan 6 sıfır atmayı haftalardır beceremiyor... Cem Yılmaz boşuna demiyor: "Eğitimşart..."
***
Evkiralarınekadarartmalı? Ekonomi Servisi'ni yönettiğim için, zaman zaman arkadaşlar gelirler ve ellerindeki bir miktar parayı nasıl değerlendirecekleri konusunda fikrimizi sorarlar. Bildiğimiz kadarıyla yol gösteririz ya da uzmanlara danışıp yönlendiririz. Yıl başı yaklaştığında ise, bu kez arkadaşlar kira sözleşmelerinin biteceğini söyleyip, yüzde kaç zam yapmaları gerektiğini sormak için gelmeye başlarlar... Diğerine göre bu konuda fikir vermek daha zor, çünkü bir standart yok.
Dünkü ekonomi sayfamızda, kira artışlarıyla ilgili bir manşetimiz vardı. Zaman zaman bu konuda haberler yapıyoruz. Türkiye'de enflasyon ne olursa olsun, kira artışları hep rekor seviyede ve enflasyonun üzerinde kalıyor. Ev sahipleri, bu yatırımlarını birer ticarethane gibi düşünmeye başladılar. "Ne kadar artırırsam, kazancım o kadar artar" mantığı. Bu arada birçok insan da, elindeki tek evin kirasıyla geçiniyor, bunları da biliyorum... Ecevit Hükümeti, kira artışlarına bir sınır getirmek istemişti. Ama tutturamadı. Şimdiki hükümet de bu konuda bir çalışma yaptı ancak, işi yasal zemine getiremedi. Sadece tavsiyelerde bulundu. Ev kiraları yüzde 20 ila 70 arasında artıyor. Bu hem enflasyon hedefini etkiliyor, hem de vatandaşı zora sokuyor...
Özellikle üniversite bulunan şehirlerde, ev sahipleri öğrencileri hedeflemiş durumda. Hesap şöyle: Biraileye250milyonlirayakiralanacakevi,4öğrenciyekişibaşına100milyonliradanveriyorlar.Kirageliri400milyonaçıkıyor. 'Kim,netutturursa' sisteminin önüne geçmek için, kira artışlarını yasal bir zemine oturtmak artık zorunlu hale geldi... Tabii, alınan depozito miktarlarını da...